Kırk Dokuzuncu Bölüm

77.3K 7.8K 2.5K
                                    

Selam, yükleyinceye kadar çok badireler atlattım ama sonunda oldu <3

Keyifli okumalar

*

Yazar Anlatımı...

"Asu gelirdi," dedi sayıklar gibi. "Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın gelirdi." 

Telefonunu açmadıkça delirecek gibi oluyordu.

"Ne olur aç güzelim?" sayamadığı kadar çok reddedilen arama bir kez daha meşgule alındı. 

"Yine kalbini kırdım değil mi?" dişlerini sıktığından avurtları içe çökmüştü. Bakışları gardırobun aynasından görünen yüzüne kaydı. 

"Sevmeyi bile beceremiyorum," dedi kendi kendine. "Varsa yoksa üzüyorum kızı, köpek gibi sevsem de bok gibi hissettiriyorum."

Annesi kapıyı tıklayıp odaya girdiğinde peşi sıra ablası da gelmişti. "Bir şey mi oldu annem, beni çağırmışsın?"

Savaş, "Asu'yla ne konuştun?" diye sordu.

"Alçıyı söyledim işte oğlum. Senin istediğin gibi iyi olduğunu söyledim."

"Başka bir şey olmuş anne. Ne aramalarıma dönüyor ne mesajlarıma. Kalbini kıracak bir şey mi söyledin?"

"Söylemedim." Nagihan kuşkuyla Beril'e döndü. "Sen konuşmadın değil mi kızla?" 

Beril teslim olur gibi ellerini havaya kaldırdı. "Telefon numarası yok bende. Silmiştim o olaylardan sonra. Bakmayın hiç bana."

Savaş, "Neden konuşmuyor öylese benimle?" dedi sakin kalmaya çalışarak. Sesini yükseltmek istemiyordu annesine. "Ben yokken yanına gitmedin değil mi?"

"Ay üstüme iyilik sağlık. Gitmedim bir yere. Evdeydim hep. Düğün telaşından başımı kaşıyacak vaktim yok oğlum. Hem durmadan rahatsız etmem kızı, aramız yeni yeni düzeliyor."

Savaş başını geriye atarak huysuzca söylendi. "Delireceğim, ne oldu öyleyse? Kazadan haberi varken benimle konuşmamazlık etmezdi ki."

"Şey oğlum," dedi Nagihan suçlulukla. "Biz kazayı da söylemedik,"

Savaş'ın nefes alıp verişleri bile kesintiye uğradı. Son cümle kafasında şimşekler çaktırmıştı. 

Kapalı duran gözlerini açarak hızla annesine döndü. "Hastaneden telefon aldığınızda Asu'yu aramadınız mı?"

Nasıl aramazlardı? Böyle bir durumda arayacakları ilk kişi Asu olmalıydı, o onun sevgilisiydi.

Asu'nun kazadan haberi var sanıyordu. Boşuna iyi olduğunu söylüyordu kıza. Asu'nun hiçbir şeyden haberi yoktu ki.

"Baban aramamı söylemişti ama o an ki telaştan unuttum. Sonra da eve gelince hiç aklıma bile gelmedi."

Savaş pes etmişlikle yüzünü sıvazladı. Ablasına baktı. "Tembihlemiştim seni, merak eder demiştim abla..." başını iki yana salladı. "Kimden ne istiyorum ki ben. Kendim arayacaktım. Asu'yu bir türlü kabul ettiremediğim insanlardan yardım istiyorum. Aklımı-" küfrünü yuttu. Ailesine güvenmekle hata ettiğini bir kez daha anlamıştı. 

Asu'yu sevmiyorlardı ki, arasınlardı.

"Oğlum neden kabul etmeyelim Asu'yu…"

"Etmiyorsunuz anne. Alican bu eve kaç tane kızla geldiyse hepsini el üstünde tuttun. Bağrına bastın," dedi sitem ederek. "Aynı sıcaklığı benim sevdiğim kadına gösteremedin. İlk ilişkim, bazen yetemiyorum. Tökezliyorum, bana destek olmak yerine sırt çeviriyorsunuz."

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin