Otuz Sekizinci Bölüm

144K 9.8K 4.4K
                                    

Bölüm şarkısı: Musa Eroğlu - Mihriban

Merhaba. Çok özleştik bu yüzden hiç konuşmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Oy vermeyi unutmayın ♥️

 Oy vermeyi unutmayın ♥️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazar Anlatımı...

Gözlerini bürüyen öfkeyle yerde iki büklüm olmuş, aldığı darbelerin etkisiyle ağzından acı dolu iniltiler dökülen adamı yakalarından kavrayarak ayağa kaldırmak için hareketlendi.

"Ayağa kalk!"

Vural kemiklerinde hissettiği ağrılarla parmağını bile zor kımıldatıyordu. Savaş'ın kükremeyi andıran sesiyle ayağa kalkmak için çabaladı ancak başaramadı. Vücudu pelte kıvamına gelmişti.

Savaş ayakkabısının ucuyla Vural'ın belini dürttü. "Ayağa kalk lan it!"

"Kal-ka-mıyorum," kesik kesik konuşmasıyla Savaş onu zorla kaldırıp sırtının duvara yaslanmasını sağladı. Ancak bu şekilde dik durabilirdi. Vural, Savaş'ın ürkütücü bakışlarıyla karşılaşınca sertçe yutkundu. Günlerce sevgilisiyle alay ettiği adam celladı olacaktı. Kanla kaplanmış olan dudaklarını güç bela hareket ettirdi. "Bı-rak artık. Cezamı mahkeme kesecek,"

Savaş vızıltıyı andıran konuşmayla alayla güldü. Birkaç gün önce dayılanan adam süt dökmüş kediye dönmüştü. "Benim keseceğim cezadan korkuyor musun şerefini siktiğim?"

Vural şişen gözü yüzünden bulanık görüyordu. Savaş'ın boynunu kütlettiğini görebildi. "Bu yaptığın suç," diyebildi.

Savaş onun yaptığı savunmayla dişlerini sıktığında avurtları içe çökerek suratındaki keskin hatlar belirginleşmişti.

"Senin yaptıklarının yanında benim yaptığım hiçbir şey amına koduğumun pezevenki! Hiçbir şey!"

Vural korkuyla geri çekilmek istedi ama arkasındaki duvar onu engelliyordu. Savaş onun hareketlenmesiyle koluyla boynunu duvara kıstırdı. Vural anlamsız bir şeyler mırıldandı ancak soluğu kesildiğinden kelimeleri seçilmiyordu.

Ayakta duramayacak halde olduğunun farkındaydı ancak ona soluğu götünden aldırmadan bırakmaya niyeti yoktu.

"Yaşattığın korkuyla o kızın nasıl sabahladığını biliyor musun lan sen?"

Yumruğu havalanıp Vural'ın muhtemelen alacağı darbeyle kemiği çatlayacak olan burnunu bulurken Vural hissettiği keskin acıyla gözlerinden adeta ateş çıkarken yüksek sesle bağırdı. "Ah! Vurma!" dedi nefes nefese. Burnundan akan kan dudaklarına ve ağzının içine bulaştı. Ellerini yüzüne siper etmeye çalıştı. "Yeter!" dayanamıyordu artık.

Dakikalardır yediği dayaktan vücudunda onlarca çürük olmuştu. Yüzü kandan seçilmiyordu. Savaş'ı kimsenin engellemeyişi onu korkutmaya başlamıştı. Biraz daha bu dayak devam ederse buradan komalık olup öyle çıkardı.

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin