On Dördüncü Bölüm

162K 10.3K 3.4K
                                    

Merhaba,

Nasılsınız bakalım 🥰

Keyifli okumalar diliyorum. Önce oy verelim. Satır aralarında görüşmek dileğiyle...

Sınır: 950 oy, 1700 yorum.

💫

"Ve ben güzelim, artık bana sadece ismimle hitap etmeni istiyorum."

İkinci kez bu şekilde hitap ediyordu bana. Her kadına söylediği bir kelime miydi yoksa bana özel miydi merak etmeden edemedim.

Güzelim. Hoş bir hitaptı. Üniversitedeyken bazı arkadaşlarım sevgililerine bu şekilde hitap ederdi. Aklıma onlar gelmişti.

Beklenti içerisinde gözlerime baktığını görünce dudaklarımı ıslattım. "Bu hoş olmaz ama,"

"Neden?" dedi keyifsiz bir tınıyla.

"Sınırlarımız ortadan kalktığında bu rahatsız edici olmaz mı?"

Yüzüme ılık ılık değen nefesinin baş döndürücü etkisiyle sersemlediğimi hissediyorum. Teninden yükselen parfümünün etkileyici kokusu burnuma apansız sızmaya başladığında güçlükle yutkundum.

"Asu," dedi sakince. "Aramızdaki resmiyet olmasa dâhi senin sınırlarına izinsizce girecek değilim."

Oysa şu an sınırlarımızı ihlâl etmek üzereydi. Dipdibeydik. Peki ben neden bundan rahatsızlık duymuyordum? Alışkanlık gibi bir hissin zihnimi ele geçirdiğini hissediyordum. Nefesini tenimde hissedecek kadar sınırlarıma dâhil etmiştim onu. İnkâr etmenin anlamı yoktu. Onu itme girişiminde bulunmayışım bunun en bariz ibaresiydi. Ben Savaş'a alışıyordum.

"Kalbini kırdım. Hem de telafi edilmesi güç bir şekilde," dediğinde o anlar gözlerimin önüne geldi. "Öfkem her şeyi yakacak boyuttaydı. Hak etmediğin hâlde senin canını yaktım. Ama çok pişmanım. Ne dersem diyeyim zamanı geri alamayacağım, ama özür dilerim..."

Önce gül gönderip özür dilemişti şimdi de bizzat kendi ağzıyla yapıyordu bunu. Kin tutan biri değildim. Beni tanımadan yargılayan bir adama da nefret hissedecek kadar kuvvetli bir değer vermediğimden unutmak istemiştim. Ama o buna imkân tanımıyordu.

"Kin tutan biri değilim,"

"Kırgın bakıyorsun, Asu."

"Neden bu kadar önemsiyorsunuz bu durumu?"

"Benim için önemli biri hâline geldin,"

"Bunların hepsi çok fazla," dedim başımı reddetmek ister gibi iki yana sallarken.

Kısa zamanda bu kadar ciddi konuşmalara girişmemiz beni korkutuyordu. Hızla yükselip aynı hızla yere çakılmak istemiyordum. Çünkü o kendini bana bağlayabilecek potansiyelde bir adamdı. Bakışları, bazı ince davranışları beni kendine çekmesi için yeterli olabilirdi. İrademin ne denli kuvvetli olduğunu tam olarak kestiremiyordum zira hiç ilişkim olmamıştı.

Bir rüzgâra takılıp oradan oraya savrulmak beni yıpratırdı. Kırılgan bir yapım vardı ve ben değer verdiğim bir insan tarafından kırılırsam kendimi toparlayamazdım. Daima yarını düşünerek hareket ederdim, şimdi de aynısını yapıyordum. Savaş'a karşı kendimi korumaya alıyordum.

İç geçirdi. "Fazla değil. Sert biri olabilirim ancak sana hoşlanmayacağın bir harekette bulunacak kadar âdi bir adam da değilim. Denemeye değmez mi?"

"Bilmiyorum," dedim kafa karışıklığıyla. "Birdenbire birbirimizin hayatına dâhil olduk. Güzel bir karşılaşma yaşamadık. Sonrası zaten tam bir felaket,"

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin