Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
*
Savaş'ın kaldığı odaya döndüğümde Kılıç'la ayakta muhabbet ettiklerini gördüm.
"Asu'yu da bırakalım eve geçerken," dediğini duydum kapıdan girmeden evvel.
İkisinin de sırtı bana dönük olduğundan geldiğimi görmemişlerdi.
"Bırakırız kardeşim dert değil. Aranızı düzeltebildin mi?" diye sordu Kılıç.
İki adım gerileyip koridorda beklemeye başladım. Konuşmalarını dinlemek hoş değildi ama ne konuşacaklarını merak etmiştim.
Savaş göğüs geçirdi. "Bilmiyorum. Konuştuk biraz."
"Yani mevzu saçma bir şekilde sakız gibi uzadıkça uzadı ama kıza da hak vermek lâzım. Haber verilmez mi amına koyayım? Bizim sülalede biri ufacık kaza geçirse dostun da düşmanın da haberi olur. Teyzem de cidden ayıp etmiş."
"Benim eksik bilgi vermemi de çok içerledi. Karşısında mumyalanmış hâlimi görünce sinirleri daha da bozuldu."
"Kusura bakma ama tam dayaklıksın. İyileş de sen, ben Asu yerine seni biraz döveyim. Kızdan yaranı gizliyorsun birader. Olacak iş mi?"
Kılıç'ın sözleri neredeyse kahkaha attıracaktı bana. Dayak meselesine sıcak bakabilirdik.
Savaş elini ensesine atıp sıktı. "Beynimin işlevsel olarak sikildiği bir andı Kılıç. Bir daha da Asu'dan bir şey gizleyeni siksinler. İflahım kurudu kaç saattir lan."
Kılıç gülüp onun sağlam omzunu sıktı. "Hatanı anlamışsın ne mutlu sana,"
Savaş ona yandan ters bir bakış attı. "Siktir git, başım zonkluyor zaten."
"Manitan masaj yapsın. Ağrın, sızın kalmaz."
Savaş, "Kaşınıyorsun," dedi dişlerinin arasından. "Bu hâlimle bir şey yapamam sanma. Sol yumruğum hâla sağlam," deyip yumruğunu ortalarında havaya kaldırdı.
Kılıç gülüp yumruklarını tokuşturdu. "Sen iyileş önce, şimdi yarım bir adamla dövüş adil olmaz. Teke tek vuruşuruz aslan parçası."
Savaş başını iki yana salladı. "Hiç akıllanmazsın lan sen."
