Kırk İkinci Bölüm

143K 9.2K 4.4K
                                    

Selam, nasılsınız çiçekler 💐

Okumaya başlamadan yıldıza dokunmayı unutmayın. Satır araları boş kalmasın, yorumlarınızı özledim.

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ölüyorum kızım sana,"

"Asu!" Babaannemin gür sesiyle bedenlerimizi saran haz kuyusundan irkilerek çıktık. Merdivenlerden gelen adım seslerini net bir şekilde duyabiliyordum.

Korkuyla fısıldadım. "Hi! Babaannem geliyor!"

Ellerimi Savaş'ın geniş omuzlarına bastırarak bedenini kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Avuçlarıma değen çıplak ten nefesimi kesti. Teni cayır cayır yanıyordu ve temasımızdan dolayı sanki vücut sıcaklıklarımız birbirine akıyormuş gibi hissediyordum.

Bacaklarımın arasındaki uzun bedeni itmeme rağmen milim kıpırdamazken onun telaşsızca başını boynuma doğru eğmesiyle tüm gücümle omuzlarını bir kez daha itekledim. Ahşap merdivenin gıcırdayan basamaklarından gelen ayak seslerine dikkat kesilmiş, adım sayıyordum. "Savaş, babaannem geliyor diyorum!"

Babaannem sesimi duymasın diye olabildiğince kısık konuşuyordum. Adamdaki rahatlık bana kalp krizi geçirtecekti.

Kısa bir an boynumla olan münasebetini kesti ve boğuk sesiyle konuştu. "Kapı kilitli yavrum," dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı. Öpücüğün ıslak sesi kulağıma ulaştığında tüm vücudum yanmaya başladı. Şu an her şey fazla müstehcendi. Yakalanacak olmamız ise ateşimizi körüklüyor gibiydi.

Boynuma yaslanan dudaklarıyla sesim soluğum kesilirken sıcak nefesinin etkisiyle iyice kendimden geçtim. Dudaklarını önce yavaşça tenime sürttü. Sıcacık soluğuna karışan ıslak öpüşüyle inlememek için alt dudağımı ısırdım.

Son akıl kırıntısıyla fısıldadım. "Yandık biz, yandık..." güçsüz çıkan sesimi duyduğundan şüpheliydim. "İkimizi de öldürecek. Dedemin tüfeği hemen yan odada, duvarda asılı." Benim serzenişlerim sanki komikmiş gibi onu güldürdü. "Gülüyor musun bir de?" kızgınca söylendim. "Kadın bizi kurşuna dizecek, gül sen."

Göğüs kafesim nefes alıp verişlerimin etkisiyle hızlı hızlı inip kalktığından beni rahatlatmak istercesine belimi okşadı. Tişörtün altına sızan parmaklarının varlığını o an fark ettim. İşler iyice rayından çıkmıştı. Karnımdan kasıklarıma doğru ilerleyen incecik sızıyı net bir şekilde hissediyordum. Kalbim boğazımda atmaya başlamıştı. Hem korku hem arzu içimi yakıp kavuruyordu.

Boynumu talan eden dudaklarını uzaklaştırmak yerine tenime daha sert ve seri hareketlerle bastırmaya devam ediyordu. "Savaş," kısık sesli uyarım zerre miktarınca onu etkilemezken babaannemin telefonunun epey yüksek olan zil sesinin duyulmasıyla kasılan bedenim gevşedi. "Allah Allah, nereye gitmiş bunlar?" hemen kapının arkasından gelen sesle nefesimi tuttum. Basılmamıza ramak kalmıştı. Korkunçtu.

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin