Kırk Altıncı Bölüm

99K 7.8K 1.8K
                                    

Selam,

Biz geldik! Keyifli okumalar. Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Savaş'ın Anlatımından…

En kısa zamanda evlenelim.

Dört kelimenin nefesimi keseceğini düşünmemiştim hiç.

"Asu,"

"Efendim sevgilim,"

Boğazıma dizilen yutkunuşlar, içimde biriken heyecanla ellerimle yüzüne uzandım, yanaklarını avuçlarımın arasına aldım. "Yavrum," boğuklaşan sesim aramızda buhar olup uçtu. Konuşmayı unutmuştum sanki. Dilim tutulmuştu.

Gözlerinin içinde yansımam belirdi. Güzel gülümsemesi yüzünü aydınlattı, dudak kıvrımları tebessümle süslendi. "Evlenelim Savaş," dedi kendinden emin bir şekilde. "Hayatlarımızı birleştirelim, ben hazırım sevgilim."

Kalbim zıvanadan çıkmışcasına atıyor, kaburga kemiklerimi kıracak kuvvette çarptığına ilk kez şahit oluyordum.

Ciğerlerim nefessizlikten isyan edercesine yanmaya başladığında derin bir nefesle dudaklarımı alnına bastırdım. Tertemiz kokan teninde uzunca bir müddet soluklandım, yaşadığımız anın gerçekliğini hissetmeye çabaladım. Teninden çekmediğim dudaklarımı kaşlarının arasından burun kemiğine doğru indirdim. Alnım alnına yaslandı, kapalı kirpikleri titredi.

"Neden tepki vermiyorsun?" dedi kısıkça. "Benimle evlenmekten vazgeçmedin değil mi?" sözleri beni gülümsetti.

"Senden, seninle ilgili bir şeyden vazgeçmem mümkün mü Asu?"

Burnunun ucuna değdirdim dudaklarımı, titrek soluğu boynuma çarptı.

"Sen konuşmayınca..."

"Nutkum tutuldu yavrum," alnımı alnına sürttüm. Aramızda bir karışlık mesafe açtım. Kahverengi gözleri parlayarak bana bakıyordu. "Hiç ummadığım bir an da söyledin," avcunu kalbimin üstüne bıraktı, onun için nasıl çarptığını hissetti. "Beni dünyanın en mutlu adamı yaptın."

Dudaklarımın kenarlarına dokundu parmağının ucuyla. "Gözlerin dolu dolu bakıyor, Savaş... Yapma, sen ağlarsan ben dayanamam ki..."

"Ben de öyle bir yerin var ki Asu," yanağını sevdim. "Seni güzelliğine ağlayacak kadar çok seviyorum."

Gözlerinin puslanışıyla çenesi titremeye başladı. Ağlayacak gibi bakıyordu.

"Ben de seni çok seviyorum canımın içi."

Sarıldığı anların tarifi yok.

İnce bilekleri boynuma dolanıp küçük gövdesini göğsüme yaslayışlarına ölüp bitiyordum. 

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin