Kırk Birinci Bölüm

142K 9.1K 2.6K
                                    

Selamlar,

Nasılsınız? Upuzun bir aradan sonra geldikk🥺💜 Umarım hâlâ bizi kütüphanelerinde ağırlayanlar vardır.

Keyifle yazdım, umarım sizlerde aynı şekilde okursunuz. Yorumlarınızı, sizinle konuşmayı çok özledim. Lafı uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

Aşağıya yoruma açık bir foto bırakıyorum 🙈🔥⚡

Aşağıya yoruma açık bir foto bırakıyorum 🙈🔥⚡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İyi günler Nagihan Hanım." diyerek telefonu kapattım. Arkama döndüğümde kapının eşiğinde dikilen Savaş'ı gördüm.

Ağır adımlarla eşikten geçerek içeriye girdiğinde telefonu tezgahın üzerine bıraktım. Nasıl bir tepki vereceğini az çok tahmin edebiliyordum ancak yüz ifadesi okuma konusunda onun kadar iyi olmadığımdan şu an ne hissettiğini kestiremiyordum.

Elinin birini siyah eşofmanının cebine koyarak bana yaklaştı. "Seni aramamasını defalarca söyledim ama anlaşılan beni dinlememiş," ses tonu oldukça normal düzeydeydi.

Biraz önceki gerici konuşma yüzünden kurumuş olan dudaklarımı dilimle ıslattım. "Biraz kırıcı konuştum," diye mırıldandım. "Sinirlerim yatıştı zannediyordum ama sesini duyunca..." elimi enseme atarak boynumu kaşıdım.

Kötü bir tabir kullanmak istemiyordum. Sonuçta annesiydi. Ne olursa olsun onu ailesiyle ilgili kırmak istemezdim. Aramız yeni düzelmişken yeniden o kasvetli anlara dönmekten korkuyordum.

Önümde durduğunda boyu benden uzun olduğundan boynumu geriye atarak yüzüne bakmaya başladım. Kaşları çatık değildi. Sanırım sinirlenmemişti. "Açıklama yapmak zorunda değilsin Asu," dedi olağanca sakinliğiyle. "Bu konuyu konuştuk, hallettik güzelim."

Güven verici konuşması ve oldukça yumuşak olan tepkisiyle tedirginliğim yavaş yavaş ortadan kalkarken elimi yüzüne çıkarıp parmaklarımı sakallarının üstüne yerleştirdim. Baş parmağımı yanağına sürttüğümde sakalları tatlı tatlı tenime batmıştı.

İçimden geçenleri samimiyetle dile getirdim. "Seni üzmek istemiyorum. Ailenle aramızın kötü olmasını istemezdim Savaş,"

Gözlerini ağırca kapayıp açtı. Gür kirpikleri tenini okşayarak geriye kıvrıldı. "Bunu ben de hiç istemezdim. Olan oldu, bundan sonra hayatımıza böyle devam edeceğiz."

Başımı ağır ağır salladım. "Babaannem hep der ki; Yara iyileşir ama yeri iyileşmez. Annenle elbet bir gün yeniden konuşmaya başlayacağım. İlişkimiz devam ettiği müddetçe illa ki karşılaşacağız, bu kaçınılmaz. Ama hiçbir zaman ilk günkü samimiyet ve güven olmayacak aramızda. Ama senin üzülmemen için, sınırımı bileceğim."

"Sen üzülme yeter bana," Göğsü iç çekişiyle kabardı. Bedenine kalıp gibi oturan koyu yeşil tişörtün kumaşı bu hareketinin etkisiyle gerilerek geniş omuzlarına yapıştı. "Ne olursa olsun kararlarına saygı duyacağım, bundan şüphen olmasın."

155 POLİSİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin