İkinci Kitap-15. Bölüm

7.7K 960 254
                                    

Şirin Berma...

Bir elimde formayı tutuyordum diğer elimle ise Samet'in elini tutuyordum. Bizim sokağa girdiğim sırada kapımızın önünde Ayberk'in olduğunu gördüm. Elleri cebinde, üşüdüğünü belli eder gibi sağa sola gidip geliyordu. Kapının önüne yaklaştığımızda anlamayarak ona bakmaya başladım. O ise 'sonunda' dercesine durup kafasını geriye doğru yatırdı.

"Senin," dedim şaşkınca ona bakmaya başlarken. "ne işin var burada?"

Samet'e kısa bir bakış atıp tekrar bana baktı. "Beni dinler misin?" diye sordu. Bir süre yüzüne baktım ve daha sonra Samet'e doğru eğilip elimdeki formayı ona verdim.

"Sen yukarı çık, ben hemen geleceğim."

Elimdeki formayı alıp Ayberk'e baktı. "Bu sana bir şey yaparsa 'Samet' diye bağır ben hemen koşar gelirim. Ama Emir, deme küserim." Samet'in fısıldayarak söylediği şeye gülerek kafamı salladım ve apartman kapısını açıp onu içeri yolladım.

Beni bekleyen Ayberk'e kaşlarımı çatarak döndüm. "Anlat."

"Beni dinlemene sevindim." diyerek konuştu. "İnsanları yargılamayı sevmiyorsun. Baştan Duygu yerine seninle konuşmayı deneseydim belki her şey yoluna girerdi. Duygu'nun da senin gibi olduğunu düşünmüştüm ama o da herkes gibi beni yargıladı. Nefret etti."

"Bende senden nefret ediyorum."

"Taciz olayından öncesi için konuşuyorum."

"Gerçi şu an seni neden dinliyorum ki." diyerek omuzlarımı silktim. "Ama," Bakışlarım üzerinde dolandı. "bir şeyler olduğuna eminim. Yargılanmak hoş değil. Seni sorguluyorum, Ayberk. Neden yaptın bunu bize?"

Sesli bir nefes aldı. "Yürüyelim mi?"

Kaşlarımı çatarak geri bir adım attım. "Seninle tek başıma yürümem." diyerek net bir şekilde konuştuğum sırada kolumu tuttu.

"Lütfen-" demişti ki kolumu korkuyla geri çektim.

"Beni de mi, Helin gibi yapacaksın?!" Korku ve nefretle sorduğum soru karşısında afallayıp geri adım attı. Söylediğim şeyi yediremiyormuş gibi bakarken gözlerinden bir duygu gelip geçti. O kadar hızlı geçti ki hangi duygu olduğunu bile anlamadım.

"Yargılamayacağını sanıyordum."

"Bu bir gerçek değil mi?" diye sordum. "Söylesene! Gerçek olan bir şey nasıl yargılanır?"

"Yürüyelim." dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Hava kararmışken arkasından bakıyordum sadece. Sanki peşinden gideceğimi bilerek adımlıyordu.

Sesli bir nefes alıp peşinden hızla ilerledim ve yanında yürümeye başladım. Kafasını çevirip kısaca bana baktı ve daha sonra tekrar önüne döndü. "Dinliyorum." diyerek konuştuğumda sesli bir nefes aldı.

"Görmeden inandığın bir şey var mı?"

Sorduğu soruyu neden sorduğunu anlamasam da cevapladım. "Allah."

Bakışları bana döndü. "Bunu biliyorum ama kast ettiğim bu değil."

"Ne o zaman?"

"Mesela kahpelik yaptığım söyleniyor ama sen bunu görmedin. Neden inanıyorsun?"

"Onca kişi neden yalan söylesin?"

"Bazen onca kişi yalan söyler." dedi. "Ve tek kişi de doğruyu."

"Tek kişi de sen misin?"

"Zekisin." diyerek güldü. Ciddi kalmaya devam ettim. "Yapmadım, Şirin. Ben asla Sefa'ya böyle bir şey yapmam. Helin'i sevmiş olabilirim ama bir kere bile yan gözle bakmadım."

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin