Üçüncü Kitap-38. Bölüm

2.5K 265 165
                                    

Herkese merhabalar!

Nasılsınız? İyisinizdir inşallah.

Bölüm çoktan bitmişti ama deprem olunca atamadım. Deprem bölgesinde olan var mıdır acaba aranızda?

Tanıdıklarınız falan var mıydı?

Çoğunuz bana da geçmiş olsun mesajı attı, ayrıca yine teşekkür ederim 💗

Biz de maalesef etkilendik. Zaten üç sene önce bu felaketi yaşadık ve binalarımız çok yorgun, bizler çok yorgunuz bu durumdan, psikolojikmen. Aynı korkuyu yaşamak büyük felaket. Diğer illeri çok iyi anlıyorum.

Dua etmeyi asla bırakmayın 🙏🏻 Elimizden geldiğince yardım yapmaya çalışalım.

Geçmiş olsun diliyorum herkese :(

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

^^^^^^

Tüm okul sınıflara çıkarken biz de onların arasındaydık. Niye en üst kattaydı ki bizim sınıfımız? Susamayayım diye yavaş yavaş çıkarken koluma asılmış Feyza'yı da ben taşıyordum resmen. "Fark ettim de," diyerek konuştu, Umut. "Çok da özlememişim."

"Ya of!" dedi Selin. "Her zaman aynı replik. Okuldan birkaç gün ayrı kalıp, geldikten sonra bunu söyleme be artık!"

"Kızım sana batan ne?" dedi şaşkınca Umut. "Niye bu kadar yükseldin?"

"Anlaşılan, oruç ona da vurmuş." dedi Semra.

"Sanki sana da vurmuş kanka!" dedi Murat. "Biraz yüzün yamulmuş!"

"Şimdi ben seni bir yamulturum!" dedi elini yumruk yapıp havaya kaldıran Semra. "Ama yüzündeki yamukluk yeterince fazla!" Sakince elini indirip sınıfa gitmeye başladı.

Murat, onun arkasından ters ters bakarken biz onlara gülmeye başlamıştık bile. Sınıfa en son ben girdiğimde Sefa'nın sıramı kendi oturduğu yere götürmesini görmüştüm. Hızla ona doğru gidecekken Melih beni tutup durdurdu.

"Ortak yakalandık!" diye seslendi Melih.

Sefa'nın bakışları bize dönünce telaşlı telaşlı ikimizin sırasını değiştirdi ve hemen yerine oturdu. Melih sonunda beni bıraktığında sırama ilerledim.

Sefa'nın kocaman harflerle ismimi yazdığı sırasını ondan çalmıştım ve şimdi o da kendine ait olanı almıştı.

"Sefa ver sıramı ya!" dedim çantamı sıraya koyarken.

"Benim sıram kızım bu!" dedi ve hemen kollarını sıraya yaslayıp kafasını koydu.

"Benim ismim yazıyor ama!"

"Ben yazdım ama!"

"İsim benim değil mi?"

"Yazan ben değil miyim?"

"Şu an tahtadan bir sıra için tartıştığınızın farkında mısınız?" diye sordu, Ece. "Eğer değilseniz, fark edin. Tahtadan bir sıra için tartışıyorsunuz!"

Sefa'ya gözlerimi devirdikten sonra yerime oturdum. "Şimdiden acıktım." diyen Sıla'ya baktık hepimiz.

"Şimdi oruçlu ağızla da kaba konuşmak istemiyorum ama-" diyen Emrah'ın lafını kesti Sıla.

"Benim yüzümden günaha girmeni istemiyorum, sus lütfen!"

Sıla, bağırarak kafasını sıraya yasladıktan sonra yarım ağız güldüm ve önüme döndüm.

"Beni bir günahtan kurtardı diye sevaba girer mi acaba?" diye sordu merakla Emrah.

"Allah bilir."

Hocanın sınıfa girmesiyle önce ayağa kalkıp, günaydın faslını geçirdikten sonra tekrar yerimize oturduk ve hocanın yoklama alıp defteri doldurmasını bekledik. Bu esnada konuşuyorduk tabii.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin