İkinci Kitap-21. Bölüm

6.5K 858 437
                                    

Selam herkese 👋

^^^^^^

Sıramda stresle oturmuş hocanın gelmesini bekliyordum. Bugün Çarşambaydı ve sınav vardı. Sınav bu dersti ve ben stresliydim. İnşallah emeklerimin karşılığını alırdım.

Hoca sınıfa girer girmez hemen kağıtları dağıttı. Kağıt önüme gelince önce elimi açıp dua ettim. "Bismillahirrahmanirrahim. Rabbi Yessir ve la tüasir. Rabbi temmim bil hayri."

Son soruda takılmıştım ve cevap hiç aklıma gelmiyordu. Düşünüyordum ama aklıma gelmiyordu. O kadar da çalışmıştım ya. Valla buna cevap veremezsem çok üzülürdüm. Kolumu sıraya uzatıp kafamı dayadım.

"Şirin!"

"Şirin!"

Bana seslenen hocayı duyduğumda kafamı hızla kaldırdım. "Ne oldu?! Sınav bitti mi?!" dedim telaşla.

"Hayır on dakika kaldı. Artık son sorunu çözüp kağıdı versen mi?" dedi hoca bıkkınlıkla.

Kafamı salladım ve son soruyu tekrar okudum. Cevap tam dilimin ucundaydı. Gelirdi ya şimdi aklıma.

Çok düşünmemin sonucunda cevap aklıma gelince hızla yazmaya başladım. Hoca başımda dikilip kağıdımı aldı.

"Allah'ım lütfen yüksek not alayım. Lütfen!" diyerek dua ettim.

Üç Gün Sonra...

Bugün pazardı ve yarın tatile gidiyorduk. Sınavlar tamamen bitmişti ve ben aşırı heyecanlıydım. Düşünsenize sevdiğiniz çocuk ve dostlarınızla beraber tatile gidiyorsunuz.

Oha çok heyecanlı. İki gündür bir sorun çıkmasın diye dua ediyordum. Emir de çok gelmek istemişti ama sadece 12'nci sınıfların gidebilidiğini söylemiştim.

Hocalarla konuşup onuda götürürdüm ama bu seferde derslerinden geri kalırdı diye ona da bir şey söylemiştim.

Şimdide kızlarla parkta toplanmış çekirdek çitliyorduk. Bu soğukta neden diye sormayın, hep Şeyma'nın işiydi. Erkeklerde, Emir dahil, halı sahaya gitmişlerdi. İnşallah hiçbirimiz hasta olmazdık da tatilimiz güzel geçerdi. 

Duygu'ya kayan gözlerim, moralinin bozuk olduğunu fark edince elimle omzuna dokundum. Elindeki çekirdekleri poşete bırakıp ayaklanınca hepimiz ona baktık.

"Nereye?" diye sordu Berfin.

"Çeşmeden su içip geleceğim."

Elimdeki çekirdekleri bırakmadan bende ayaklandım. "Bende içeceğim." diyerek Duygu'nun peşinden ilerledim. Çeşmenin musluğuna boş boş bakıyordu ve ellerini yanaklarına götürmüştü.

Gözleri dolu doluydu. Hâlâ kararsız görünüyordu. Yanına yaklaşıp omzuna dokundum. Dönüp bana bakınca saçına dokundum.

"Bu kadar üzülme." diyerek konuştum. "Mantıklı bir karar vereceğine inanıyorum."

"Hazar benden ayrılmak isterse peki?" diye sorduğunda gözlerimi kaçırdım.

"Bilemiyorum, Duygu." diyerek konuştum.

Dizlerinin üzerine çöktü ve kafasını dizlerine gömdü. Bende onun gibi oturdum ve elimi saçına götürdüm.

"Anlayışla karşılayacağına eminim." dedim.

"İnşallah öyle olur." dedi ve kafasını kaldırıp bana baktı.

"Bak yarın tatile gidiyoruz. Bu kadar üzgün olursan benimde moralim bozulur. Tatilimiz burnumuzdan gelmesin. Lütfen biraz gülümse ve kendine gel. Bu tatili atlatalım sonra karar ver." dedim.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin