26.Bölüm | VI

1.1K 100 189
                                    

Bruno Mars - Ross Lynch

Locked Out Of Heaven

*

"Bu dersten sonra kesinlikle eşler bulmalıyız." diye fısıldadı George. "Güzellerin hepsi kapılıyor." Gryffindor ve Slytherin binalarının ortak işlediği derslerden biri olan Biçim Değiştirme dersiydi. İnsan Transfigürasyonları gibi ciddi bir konuyu işlemelerine rağmen çoğu kişinin aklı birkaç gün sonraki balodaydı. Bu yüzden Violet dışında kimse Mcgonagall'ı takıp not alıyor gibi gözükmüyordu. Onun zaten hali hazır da bir eşi vardı tabii, bizzat şampiyonlardan biri olan Cedric Diggory. Yazmayı bırakıp arkadaşlarına döndü. "Size kolayca eş bulabilirim biliyorsunuz değil mi? İki dakikamı almaz, asıl zor olan Harry'e bulmak."

"Aklında birileri varsa onun yerine biz soralım," Fred gülüp devam etti. "Kesinlikle kendimiz için değil Harry için sorarız."

"Aynen, size güvenim tam o konu da." Violet tahtadaki her şeyi yazmayı bitirdiği için arkasını tamamen döndü. "Aklımda onun için birileri var ama nasıl sorarım bilmiyorum."

"Binası ne?" dedi George. "Slytherin." diye yanıt verdi hemen. "Çok basit. Ona meydan oku."

"Ne?" Violet kaşlarını çattığı zaman ikisi de omuzlarını silkti. "Soracağın kişiye meydan oku. Kabul etmezse ödlek, edip yapamazsa beceriksiz ilan edilmekten her zaman kaçınırlar. Bunlar Slytherin gelenekleri, birbirlerine meydan okumaları ünlüdür bilmez misin?" Kafasını iki yana salladı. Fred öne eğilip biraz daha açıklamak için, "Yapılan bir meydan okuma daima kabul edilir. En imkansız şey olsa bile, biraz acımasız ama eskilere dayanır. Kabul edip yapamayanların ağlamalarına çok denk geldik biz."

"Yani sadece öylesine gidip 'Sana meydan okuyorum bunu yapman için.' desem bitecek mi? Cidden bu kadar mı?" İkizler onayladığında kaşlarını kaldırıp indirdi. "Ne garip gelenekler ama işe yarayabilir. Yine de hala Harry kabul eder mi bilmiyorum o kişiyi..." Sonuçta sormak istediği kişi Draco Malfoy'du. Her şey olabilirdi. "Az kaldı. Kim olsa evet diyecektir."

"Herkes sessiz olsun ve kalemleri bıraksın! Sonra yazmaya devam edersiniz renk transfigürasyonu için beni izleyin!"

Ders bittikten sonra Büyük Salon'a gitmek yerine zindanlara yöneldi. Bir an önce sormak istiyordu. Acaba herkesin önünde mi olmalıydı? Yoksa yanlarında başka tek bir kişinin olması yeter miydi? Yalnız olsalar ne olurdu, geçersiz olup sayılmaz mıydı?.. Bu meydan okumalar hakkında pek bir şey bildiği söylenemezdi.

Zindanlara girdikten sonra gölün altının rahatlıkla izlenebildiği büyük masada arkadaşı Pansy Parkinson ile oturduğunu görünce duraksadı. Ya özel konular konuşuyorlarsa? Tak diye gidip Harry ile dansa gitmesi için meydan okumak ne kadar akıl işi olurdu, meçhul.

"Malfoy!" dedi bağırdığının farkında bile olmadan. Aniden gelişmişti. Neyse ki ortak salonda pek fazla kişi yoktu onlardan başka. Sadece birkaç birinci sınıf. "Ne var Black?" Draco kaşlarını çattı. Violet'in neden ona seslendiğine anlam verememişti.

"Benim istediğim kişiyle baloya gitmelisin." Draco kaşlarını kaldırarak Pansy'e baktı. Gülmeye başladı. "Hadi ya! Kim demiş?"

Violet, "Ben." dediği zaman Pansy kendini tutamadan gülmeye başladı. Draco kollarını göğsünde buluşturdu. "Gitmezsem ne olurmuş?" Hala pis pis sırıtıyordu. "Sana meydan okurum ve yapmak zorunda kalırsın. Yapmazsan ödlek ilan edilirsin. Seçim senin." Sırıtışı gözle çok net görülebilecek şekilde çöktü. Kollarını açtı ve ellerini sıkıntıyla saçlarından geçirdi. "Özgüvenin gözlerimi yaşartacak cinsten. Binamızın Hufflepuff'ı meydan okumayı da bilirm-"

Violet BlackWhere stories live. Discover now