51.Bölüm*

500 53 43
                                    

Phantogram

Black Out Days

*

"Yeşil pigmentleri yolladı mı?" diye sordu Fred, ikizine. George kafasını aşağı yukarı salladı. "Baykuş sabah getirdi."

"Hiç mektup var mıydı?" George bu sefer kafasını iki yana salladı.

Bir ay. Bir aydır Violet Milan Black'ten haber alabilmenin tek yolu Weasley Büyücü Şakaları için yolladığı ürünler ve bazen Remus Lupin'i eve almasıydı. Harry'nin vasiyetini almasına Dumbledore engel olduğundan beri kimseyle konuşmamak istememişti. Black Malikanesi'nden çıkmıyor, kendisini her şeyden kısıtlıyordu.

"Bugün yine ona gitmeyi deneyelim mi?" diye umutla sordu bu sefer Fred. Genç kız için çok endişeleniyordu, kargolara ve Remus'un sözlerine inanmaya çok sıkılmıştı. "Deneriz ama sanmıyorum." Fred işe döndü, dükkan çok kalabalıktı. Dükkanın kapısı tekrar açıldı ve içeri görmekten asla sıkılmayacağı birisi girdi, Hope Foster. "Geliyor musun, Weasley?" Elinde iki dondurma vardı.

"Tek başına çıkmaman konusunda anlaşmıştık." dedi George dondurmalardan birisini eline alırken. Hope omuz silkti. "Bana bir şey olmaz dediğimde inanmaya başlamalısın."

"İstersen Dumbledore ol, yine de yalnız dolaşman hoşuma gitmiyor. Her gün başka dükkan kapanıyor bu yolda biliyorsun. İnsanlar kaçıp gidiyor ama sen tek başına geziyorsun."

Hope güldü. "Öncelikle Dumbledore'u öpmek istemezdin." George'un yanağını öptü. "İkinci olarak siz kapatmıyorsunuz, kaçmıyorsunuz. Ben de sizinle olmak istiyorum." Hope mezun olduktan sonra direkt Weasley Büyücü Şakaları'na gelmişti. George ile ikisi işleri bir seviye yukarı taşımışlardı. Bu zamanda uzatmanın gerekmeyeceğini düşünmüşlerdi. Hope bizzat olacak kötülükleri sezebildiği için vakit kaybetmek istemiyordu. Ailesi gibi birilerini daha yitirmeyecekti, sevdikleriyle vakit geçirecekti.

"Annene uğradın mı? St.Mungo'da insanlar ölüp duruyor." diye sordu George kıza. Hope, "Benimle görüşmeyi reddetti. Olay çıkarmış, zor yatıştırmışlar. Anne sevgisi çok kuvvetli birisi." dedi. İsteksizce güldü. "Önemli değil, hayatta olduğunu biliyorum ya. Benimle konuşmasa bile en azından bir ebeveynim var değil mi? Violet nasıl? Konuşabildiniz mi?"

George kafasını iki yana salladı. Sonra sevgilisine yaklaşması için işaret verdi. "Ama yakın zamanda konuşacağımızı umuyorum. Fred'e söyleme, sürpriz olmasını umuyorum. Annem söyledi yarın sabah Dumbledore, Harry'i Kovuk'a getirecekmiş. Remus kesinlikle Violet'e bunun haberini vermiştir ve Violet, Harry'i görmek için Kovuk'a gider. Biz de bir iki gün Kovuk'a gideriz."

"Sen yok musun, sen..." Çocuğun dudağına minik bir öpücük koydu. "Ben yukarı çıkıyorum. İşiniz bitince gelirsiniz."

"Pekala." George, Hope'un yukarı çıkmasını gülerek izledi. Bu günlerde onu mutlu eden tek şey sarı çiçeğiyle konuşmaktı. Onun aksine Fred ise konuşmuyordu. Sessizleşmişti. George onun bu sessizliğini Violet'in olmayışına yormuştu, şahsi olarak düşünecek olsa Hope olmasa o da pek konuşmak istemezdi. Yine de Fred'in, Violet'e olan düşkünlüğünü biliyordu ve bunun payı olduğunu elbette tahmin etmek zor olmuyordu. Kardeşinin yanına gitti. "Yarın eve mi uğrasak? Düzgün yemek yeriz."

Fred omuz silkti. "Olur. Anneme haber ver." Ve müşterilerle ilgilenmeye devam ettiler.

-----

"Sesini duymaktan bıktım, Kreacher." Yattığı kanepede doğruldu, oturdu. "Söylenmelerinden sıkıldım. Bir süre sessiz ol bu bir emirdir." Kreacher konuşamadığı için içinden söylenmeye devam etti. İçinden susmadığı surat ifadesinden belli oluyordu.

Violet BlackWhere stories live. Discover now