30.Bölüm | VI

954 86 106
                                    

Florence + the Machine

Never Let Me Go

*

"Bir saat boyunca suyun altında kalacak olman ve ne olduğunu bile bilmediğin bir şeyi arayacak olman beni hiç mutlu etmiyor, Ced." dedi Violet. Cedric eğilip yanağını öptüğünde gülümsedi. "Bir şey olmayacak, inan bana. Eğitim koçum fazla başarı odaklı. Beni çok çalıştırıyor." Profesör Flitwick'ten izin alarak Tılsım sınıfında çalıştıkları saatlerdeydi. Violet, neredeyse istisnasız her gün Cedric'i buraya getiriyor ve yeni büyüler, taktikler öğretiyordu. Sayesinde Cedric, Kabarcık Büyüsü'nde olabildiğince başarılı olmuştu. "Yasak saat başlamadan gitmeliyiz. Seni binana bırakayım."

"Hayır, Gryffindor binasına gitmeliyim. İkizler, Ron'un soğuk aldığını söyledi ona bir ilaç hazırladım."

"Pekala önce oraya sonra da zindanlara gideriz o zaman."

Tılsım sınıfından çıkarlarken el ele tutuştular. "Heyecanlı mısın yarın için?"

"Normal olarak ama telaşlanma. Hatta biliyor musun?" Cedric elinin üzerini öptü. "Sana söz veriyorum. İlk ben çıkacağım sudan."

Violet sırıttı. "O kadar kararlısın demek? İlk görev de aldığın yanık- pardon başarıyla bu izlenimi bırakmıştın ben de zaten."

"Hey! Bir ejderha ile karşılaşmıştım!"

"Suyun altında da kim bilir neler var... Su tutmasın her yerini?"

Cedric onu gıdıkladığı zaman gülerek uzaklaştı. "Bugün çok şakacısın. Söz veriyorum diyorum sana."

"Tamam, tamam dur artık." Violet gülerek onun elini itti. Yolun geri kalanında konuşmadılar. Gryffindor ortak salonuna giden büyük merdivenlere geldiklerinde ise yukarıya çıkmalarına gerek kalmamıştı. Fred ve George duvara yaslanmış onu bekliyorlardı. "Yukarı çıkması zor, uğraşmanı istemedik."

Violet kafasını salladı ve cebinden minik bir şişe mavi renkte iksir çıkardı. "İçinde bol miktarda okaliptus var, yavaş içsin boğazı yanabilir."

"Kimin boğazı?" Yanlarından gelen Profesör Mcgonagall'ın sesi ile o tarafa döndüler. "Hasta birisi mi var?"

"Ron soğuk almış, Profesör. Violet onun için bir şeyler hazırlayıp getirdi." Profesör Mcgonagall, Violet'e baktı. Sonra yanındaki Cedric'e kaydı gözleri. "Demek Bay Weasley rahatsız? Merlin korumuş. Pekala, ona bir an önce iyileşmesi hakkındaki dileklerimi gönderirsiniz. Hepiniz binalarınıza." Yanlarından giderken dördü arkasından bakakaldı. "Garipti." dedi George. "Mcgonagall için bile." dedi Fred.

"Cidden." Violet ikisine baktı. "Harry nerede bu arada? Ron'dan hastalık kapmadı değil mi? Yarın çok ciddi bi-"

"Azıcık rahatla. Hermione ile beraber kütüphanede." Violet derin bir nefes verdi. "Tamam, ben gidiyorum. Dediğim gibi yavaş içir-"

"Hadi git artık çok kontrol ettin bizi. Biz mal mıyız?"

"George bunu derken bir cevap beklemiyordu." Fred, eliyle ağzını kapadı. Cedric'e baktı. "Sevgilini götür lütfen. Ron biraz daha hasta kalırsa annem bizi keser."

Zindana giden bütün yol boyunca Violet söylendi. "Hiçte kontrolcü değilim. Değil mi? Evet değilim cevabını biliyorum. Sadece Ron'un iyi olmasını istiyorum. Harry de kardeşim merak etmem çok normal. Bıktım yemin ediyorum bunlardan. Merlin'in sakalı üze-" Cedric onu durdurdu ve alnını öptü. "Nefes al." Mutfağın yanındaki büyük fıçıları gösterdi. "Benim durağıma geldik. Lütfen... Bir nefes al. Her şey iyi olacak, güzelim."

Violet BlackWhere stories live. Discover now