70.Bölüm*

316 34 83
                                    

Woodkid

Run Boy Run

*

"Bence gidip Xenophilius Lovegood'u görmeliyiz." dedi Hermione bir sabah kahvaltı ederken. Hermione'nin bu beklenmedik isteğiyle Ron çatalındaki yemeği yiyemeden düşürmüştü. Harry ona bakakaldı. "Pardon?"

"Luna'nın babası, Xenophilius Lovegood. Bence onunla konuşmalıyız." Hermione'nin bu istekli görüntüsüne kaşlarını çatarak baktı Violet. "İyi de neden? Beyinlerimize gelen mahfıştları arındırmak için mi?" Ron gülmemek için kendini tuttu. Tokuşturması için yumruğunu Violet'e uzattığında Hermione öfkeyle ona baktı. "Kusura bakma Herm, çok iyiydi."

Hermione'nin, Ron'a olan siniri hala bitmiş sayılmazdı. Sözlü kavga etmeseler de ona hep laf sokuyor, dalga geçiyordu. Ron hala üzerine yabani kuşlar göndermediği için rahat hissediyordu.

"Hayır." Yatağında duran Ozan Beedle'ın Hikayeleri ve Albus Dumbledore'un Hayatı ve Yalanları kitaplarını aldı. Önceden belirlediği sayfaları açtı. "Bakın mezarın üstünde ve Bay Lovegood'un kolyesinde gördüğümüz o işaret." İlk önce Ozan Beedle'ın kitabını uzattı. Gerçekten de bazı yerlerde üçgen şekil vardı. "Benim ilgimi çekense bu sabah bunu fark etmem oldu tabii." Bu sefer Albus Dumbledore hakkındaki kitabı uzattı. Açılı sayfada Dumbledore tarafından yazılmış bir mektup vardı. "İmzasına bakın." İmzada, Albus'un 'A'sı yerine bu simge kullanılmıştı. "Eh, biraz kaçık olabilir ama sonuçta bu işaretin anlamını biliyor olabilir, belki de bilmemiz gereken bir şeydir."

"İstemez." dedi Harry, iki kitaba da yeterince baktığına kanaat getirip. "Bir Godric's Hollow macerasına daha ihtiyacımız yok." Kimse Harry'nin cevabını umursamadı. Öğlen gelirken eşyalarını toplayıp yola koyulmuşlardı bile. Lovegoodlar'ın evi, Kovuk'un olduğu tepelerdeydi. O yüzden önce Kovuk'tan görülmeyecek bir noktaya cisimlendiler. Tepelerden ine çıka geçirdikleri bir saatin sonunda buldukları evle, doğru yerde olduklarından emin oldular çünkü evin önündeki tabelada 'Uçan eriklerden uzak durun.' yazıyordu. Burası kesin Lovegoodlar'ın eviydi.

"Ron, tabela okumayı bilmiyor musun? Uzak dur diyor." Violet bahçe kapısını açıp içeri geçti. Basamakları zıplayarak çıkıp kapıyı çaldı. Açan kimse olmadığı için tekrar çalacakken eli havada kaldı. "Ne? Ne var? Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz?" Bakışları sırasıyla kapının önündeki Violet'ten başlayarak en arkada duran Harry'e kadar gezdi. Harry'i gördüğü gibi ağzı şaşkınlıktan açılmıştı. Harry hafifçe el salladı. "Merhaba Bay Lovegood." Öne geçip elini uzattı. "Ben Harry, Harry Potter."

Xenophilius, Harry'nin elini sıkmadı. Dosdoğru Harry'nin alnındaki ize bakıyordu. "İçeri girebilir miyiz acaba? Size birkaç soru sormak istiyorduk da." diye ekledi Harry. Bay Lovegood titreyerek kafasını salladı ve kapının önünü açtı. "T-Tabii, siz geçin. Ben çay yapayım."

"Luna nerede, efendim?" diye sordu Violet heyecanla. Hogwarts'ın durumunu sormak için can atıyordu, aynı zamanda Neville ile ikisinin çöpçatanlığını yaptığı için o durumdan da bilgi almayı umuyordu. "Luna mı?" Bay Lovegood duraksadı, kendisini gülümsemeye zorlar gibi bir hali vardı. "Derede çorba yapmak için Tatlısu Tombuk'u yakalıyor." dedi. "Birazdan bize katılır, siz üst kata geçebilirsiniz."

Dönen merdivenlerden yukarı çıkarken etrafı izlemeden edemediler. Küçük ve eşyalarla dolu, kalabalık bir evdi. Enlemesine değil, boylamasına bir genişliğe sahipti. Kanepeye dizilip beklemeye başladılar. Biraz sonra Bay Lovegood elinde tepsilerle geldi. "Evet, rahat olduğunuzu ümit ediyorum. Size nasıl yardımcı olabilirim, Bay Potter?"

Violet BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin