72.Bölüm*

713 39 215
                                    

Matt Maltese

As The World Caves İn

*

"Fred nerede? Fred'i gördünüz mü?" Genç kıza gördüğü herkes kafasını iki yana sallıyordu. Son sürat insanları iterek yanından geçerken asasını indirmiyor, kendisine lanet atıldığında kısa sürede olsa karşılık veriyordu.

Hogwarts yıkıldı yıkılacaktı. İnsanlar, Ölüm Yiyenler'le çarpışıyor, yaralanıyordu. Savaş başlamıştı ve kesinlikle küçümsenecek bir savaş değildi. Violet vaktinde küçük çocukları çıkardıkları için çok seviniyordu. Yine de şu an tek merak ettiği lanet olası Frederic Gideon Weasley'nin nerede olduğuydu.

İhtiyaç Odası'na geri dönmüş olabileceğini düşündü. Beşinci kat koridoruna çıkan merdivenler ikişer üçer çıktı. Merdivenler bittiğinde önce İhtiyaç Odası'nın girişinde Harry, Hermione, Ron, Draco ve Goyle'ı yerde yatarken gördü. İyi gözüktükleri için onlarla da vakit kaybetmedi ve sola döndü. İşte görmüştü. Fred ve Percy iki Ölüm Yiyen'le düello ediyordu.

"Merhaba, Bakan!" diye bağırdı Percy, karşısındaki Ölüm Yiyen'in maskesini düşürürken Sihir Bakanı Thicknesse gözüktü. "Size istifa ettiğimi söylemiş miydim?"

"İnanamıyorum. Sen az önce şaka yaptın, Perce!" dedi Fred neşeyle. Kendi çarpıştığı Ölüm Yiyen'i sersemletmişti. "Sen gerçekten şaka yaptın! Ne zamandan beri şaka yaptığını duymamıştım, şeyden beri-"

Hava patladı. Fred ve Percy'nin arkasındaki duvar patlayıp etrafa saçılırken Violet tekrar koşmaya başladı. Patlamadan dolayı yer titriyordu, koşmak değil yürümek bile zordu. Asasını düşürmek üzereyken sıkı sıkı tuttu. Toz toprağın içerisinde gözünü kısarak engelledi. "Fred!" Onu duyup cevap vermesi için bağırıyor fakat karşılık alamıyordu. Nefesi daraldı, dumanın dağılması için asasını salladığında bir enkaz gördü. Enkazın ortasında da Fred'in üstüne kapanmış ağlayan Percy'i...

"Hayır, hayır, hayır! Fred, hayır!" Fred'in kıyafetleri kanlar içindeydi. Violet yere düştü. Aynı soğuk bakışları bu hayatta üçüncü kez görmeye hazır hissetmedi. Yerde sürünerek Percy'nin yanına gitti, hala Fred'in nefes almayan bedeniyle konuşmaya çalışan turuncu saçlı çocuk onun geldiğini fark etmemişti.

Violet elini onun yanağına koydu. Gözyaşları yanaklarını ıslatırken Fred onun ağlamasına kızamadı. Son gülüşünün hayaleti hala yüzünde görülürken bu an, Fred Weasley'nin ilk defa Violet Black'i ağlarken güldürmediği andı.

-----

Draco Malfoy, hayatı boyunca kendi kendine bir karar vermemişti. Gerekli de olmamıştı, onun için bu işi yapacak çok kişi vardı. Hayatındaki her şeye önceden karar verilmiş olurdu. Bu rahatlığa çok alışkındı. Okula başlayana kadar da bu rahatlık hep hoşuna gitmişti.

Kendisiyle aynı yaşta bir çocuğun hikayesini dinleyerek büyümüştü: Sağ Kalan Çocuğun Hikayesi. Draco, ona hayranlık beslemişti. Onunla beraber okula gideceğini öğrendiğinde de sevinçten havalara uçmuştu. Bu fazla mutluluğun sonucunda Lucius Malfoy'dan ilk cezasını kazanmıştı. Babası onun Harry Potter'la uzaktan yakından alakası olmasını istemiyordu.

Arkadaş olmalarına izin vermemişti ama küçük Draco, babası yerine annesinin herkesle arkadaş olabilirsin sözünü dinlemişti. Risk alacaktı. Okula vardıklarında önceden cüppe dükkanında görüp konuştuğu çocuğa elini uzatmıştı, reddedildi. Draco, ilk defa biri tarafından reddedildi. Hırs yaptı, gözü boyandı.

Violet BlackWhere stories live. Discover now