52.Bölüm*

489 48 57
                                    

Melanie Martinez

Carousel

*

"Seni bu dükkanda görmeyi özlemişim." dedi Fred, kasanın arkasında duran kıza bakmak için dirseklerini yasladığı gişede kafasını indirirken. Violet gülüp kafasına fiske atıp, "Başın dönecek, durma şöyle."

Fred duruşunu düzeltip kasanın bulunduğu gişeye normal yaslandı. "Annem seni ikna ettiği için şanslı olmalıyız. Gerçekten seni burada, hayatımda çok özlemişim."

"Beni şımartıyorsun." Violet, Kovuk'ta geçirdiği ilk gecenin sabahı, gözlerini açtığı gibi başında dikilen iki turuncu kafa görmüştü. Onlarla geçirdiği bir günün sonunda da onları ne kadar özlediğini fark etmişti. Molly ona ikizlerin dükkanın üzerindeki dairede bir boş oda olduğunu söyleyince de tahmininden daha hızlı ikna olmuştu. "Şımartılmayı hak ediyorsun."

"Müşterilerle ilgilen, Fred Weasley. Benimle değil." Fred gülerek kasanın yanından uzaklaştı. "Sen öyle diyorsan."

Violet, dükkana geri döndüğünden beri normalde olduğunu bildiği atmosferden daha farklıydı. İkide bir Fred ya da George yanına gelip onunla konuşuyorlardı, George'un yanına gelen Hope bile (ki bunu görmek bile hayli şaşırtıcıydı) onunla konuşmak için ayrı bir çaba gösteriyordu. Mesela sabah gelip Draco'nun gazetelere düştüğünü göstermek için gelmişti. 'İki yıl önce seçilmiş kişi olan Harry Potter'ın hazinesi çıkan Draco Malfoy'un, bakanlıkta yaşanan olaylarda yine Potter'ın tarafında, babasına karşı tarafta olduğu görülmüştü. Yine de babası Lucius Malfoy, Azkaban'a girdiğinden beri sesi soluğu çıkmayan Malfoy varisi önceki kararından vaz mı geçti? Yaşanabilecek savaşta hangi tarafta olacak? Devamı yedinci sayfada.' İlk sayfada kalın harflerle yazılmış yanına da Draco ve annesinin olduğu bir resim konmuştu.

"Bayıltan Lezzetler! Burun Kanatan Nugatlar! Kusma Pastileri, hepsi okul dönemi için yarı fiyatına!" Başının üzerinden geçen büyülü Umbridge bebeğinin kafasına çarpmaması için eğilirken kapının açıldığını ve içeri Weasleyler, Harry ve Hermione'nin girdiğini görmüştü. "Hoşgeldiniz çocuklar!"

"Vay canına burası çok kalabalık."

"Okul zamanı yaklaştığı için." Fred ve George'a ailelerinin geldiğini göstermek için işaret yaptı. "İndirimler yapınca da daha fazla kalabalık oldu. Platin üçlü artık okulda olmadığı için insanlar stok yapıyor."

"Doğru dedin, ben de bir şeyler alayım." dedi Ron parlak tezgahlara kendini kaptırarak.

"Bu nedir Violet?" diye sordu Harry, kendisine en yakın tezgahtaki siyah keseleri göstererek. "Karanlık tozu, Peru'dan geldi. İlgini çektiyse bir paket alabilirsin. Fred ve George senden asla para almayı kabul etmez."

"Saçmalamasınlar-"

"Ben de kardeşimden para alacak değilim, al şunu." Elinden alıp Harry'nin gömleğinin cebine attı. "Ben birkaç müşteriyle ilgileneceğim. İstediğiniz gibi gezin."

"Sakın cebe bir şeyler indirmelerine izin verme!" diye aniden cisimlenerek gelen ikizler ile korkup olduğu yerde sıçradı. "Tabii, sen alabilirsin Harry. Abartma da."

"Kaç kere bunu yapmamanız gerektiğini söyleyeceğim! Her zaman cisimlenemezsin!" dedi Violet, yakınarak. "Cisimleniriz." dediler, Fred ve George bir ağızdan. Genç kız homurdanıp yanlarından gidecek iken Ron'un "Bu ne kadar?" diye sorduğunu duydu. Elinde patlayan bir şaka kutusu tutuyordu.

"Beş galleon."

"Bana ne kadar?" Fred ve George birbirlerine baktılar. "Beş galleon?"

"Ben sizin kardeşinizim?" Bu sefer omuz silktiler. "O zaman on galleon." Merdivenlere doğru yöneldiklerinde Ron iç çekti. Violet sırtını sıvazlayıp, "Boşver, alabilirsin benden." dedi. Arkasından Fred'in, "Bize bu kadar iyi davranmıyorsun?!" diye bağırdığını duyduğunda güldü.

Violet BlackWo Geschichten leben. Entdecke jetzt