61.Bölüm*

268 36 41
                                    

John Newman

Love Me Again

*

Senenin bitmesine iki ay gibi az bir süre kalmıştı. Aylar sonunda Katie Bell okula dönmeyi başarmıştı. Harry ilk fırsatta ona bir şey hatırlayıp hatırlamadığını sorup kızı ilk saniyesinden sıkıştırmıştı bile fakat bir cevap alamamıştı.

Harry kısa süre önce Slughorn'dan istediği anıyı almayı başardığı için (ve şimdi Katie'den bir şeye cevap alamadığı için) bütün odağını Draco'nun İhtiyaç Odası'nda karıştırdığı olaylara yöneltmişti. Bütün boş zamanlarında yedinci kat koridorunda bitiyordu, ya içeri girmeye çalışıyor ve başaramıyordu ya da Draco'yu yakalamak istiyor ve yine başaramıyordu. Artık odaya girme talebini her şekilde aklından geçirmişti ama yine de odaya giremiyordu.

İşini Çapulcu Haritası'ndan idare etmek zorundaydı. Akşam yemeğini yerken sarı saçları Slytherin masasında göremediği Hermione'nin ters bakışlarına aldırmadan haritayı çıkarıp bakmıştı.

Draco'yu haritada da görememeyi beklerken onu başkanlar banyosunda gördü. Yanında Blaise veya Theo yerine Mızmız Myrtle olduğunu görünce de şaşırdı. Draco oldu olası o hayaleti sevmez bunu da dile getirirdi. Bu yüzden Harry yemeği bittiği gibi bu garip ikiliyi görmeyi kafasına yazdı.

Yemek bittikten sonra bile Draco çıkmamıştı. Harry arkadaşlarının seslenmelerine aldırmadan koşmaya başladı. Gryffindor quidditch takımının kaptanı olduğu için parolaya sahipti ama oraya varınca hemen içeri girmedi. Önce kulağını kapıya dayamayı denedi ama hiçbir şey duyamadı. Sessizce parolayı söyleyip kapıyı araladı.

Draco Malfoy sırtı kapıya dönük ayakta duruyordu. Elleriyle lavabonun iki tarafını sıkı sıkı yakalamıştı. Kafası eğikti aynaya bakmadığı için Harry'i henüz görememişti. Yanı başında duran Myrtle da aynı şekilde. "Yapma." dedi Myrtle, Harry onun ilk defa ipince olmayan normal sesini duymuştu. "Sorun ne? Onu çağırmamı ister misin? Senin için yapabilirim. Sana yardımcı olabilirim..."

"Hayır." Draco'nun sesi boğuktu. "O da bana yardım edemez, sen de. Kimse bana yardım edemez." Bütün bedeni titriyordu. "Hepimiz öleceğiz... Boşuna uğraşıyorum..."

Harry hareket edemediğini hissetti. Draco ağlıyordu. Harry onun ağladığını daha önce hiç duymamıştı, kalbinin kırıldığını hissetti. İçeri girip onu susturmak, sarılmak istedi fakat hala hareket edemiyordu. Farkında olmadan Draco ile aynı anda soluğunu tuttu, ağlamak istiyordu. Onu burada hain planlarını gururla anlatırken bulacağını düşünmüştü. Hüngür hüngür ağlarken değil.

Sonunda Draco aynaya baktığında Harry ile göz göze geldi. Draco hızla döndü, eli asasına gitmişti. "Burada ne arıyorsun?" Myrtle hemen ortadan kaybolmuştu.

"Bil-Bilmiyorum." Harry panikledi içeri girdi. Bu ani mod değişimine ayak uyduramamıştı. "Konuşalım mı?" dedi. Bu durumda sorulabilecek en saçma sorulardandı gerçekten.

"Ne konuşacağız?" dedi Draco alayla. "Git yoksa canını yakarım, çok ciddi şekilde." İstemiyordu ama yapmak zorundaydı. "Sana git dedim, Potter."

"Gitmiyorum." dedi Harry, minik adımlarla iyice içeri girmeye başladı. "Burada kalacağım, seninle." Biraz inatlaşmazsa olmayacağını düşündü. O da ne olursa olsun Draco ile olmak istiyordu ve şansını deneyecekti.

"Neler yaptığını tahmin edebiliyorum." dedi Harry, konu açmak için yine yanlış girişimlerdeydi. "Sadece neden yaptığını çözemiyorum."

"Senin bir şey bildiğin falan yok." Draco sesini biraz yükseltti. "Hiçbir şey bilmiyorsun."

Violet BlackWhere stories live. Discover now