57.Bölüm*

420 35 98
                                    

Jasmine Thompson

Wanna Know Love

*

Kar yağışlarının fazlasıyla arttığı Aralık ayının son haftası yani Noel gelip çatmıştı. Diagon Yolu'ndaki açık tek dükkan olma unvanını devam ettiren Weasley Büyücü Şakaları yine tıklım tıklımdı. Aileleri tarafından okula gönderilmeyen çocuklar ve tatilde çocukları eve dönecek olan hediye alan aileler gibi çeşitli insanlar tatil indirimlerinden yararlanıyorlardı. "Arka taraftan Gaz Çıkartan Bombaları getirir misin?"

"Tabii." dedi Hope, Violet'in dediğini yaparken. Kasa fazla kalabalıktı ve Violet sabahtan beri orada oturmaktan çok sıkılmıştı. Neyse ki bugün işten erken ayrılacak ve Hogwarts'a gidecekti. Horace Slughorn tekrar onu bir davete çağırmıştı. Onun yanı sıra... İstese de istemese de o davete gitmesi zorunlu kılınmıştı. Draco'ya yardım etmesi gereken nesneye bir göz atılması istenmişti.

Hope'un getirmesi gereken kutu dolusu bomba şekerlemeleri Fred Weasley kasaya getirdi. Parasını ödeyen müşterinin gitmesini bekledikten sonra Fred, "Hazırlanman uzun sürer, sen yukarı çık istersen." dedi. İki haftadır tekrar konuşmaya başlamışlardı. Violet yaşadığı pişmanlıklardan bunun için bile mutlu olamıyordu fakat çaktırmıyordu.

"Ciddisindir umarım." dedi Violet umutla,Fred güldü. "Çok yoruldun, git eğlen hadi." Violet onun kendisine gülmesini özlemişti. Fred'in yanağına bir öpücük kondurup koşarak merdivenlerden yukarı çıktı.

Bu sırada Hogwarts kalesinde Slug Klubündeki öğrenciler ve onların çağırdıkları isimler heyecanlıydı. Biçim Değiştirme dersinde insan değişimlerini işlerken Profesör Mcgonagall onları birer aynanın karşısına koymuş ve kaşlarının rengini değiştirmesini istemişti. Hayli bir zor konuydu insanlardaki biçim değiştirme; saç, kaş, göz rengi değiştirmek kolay değildi. Her senenin sonunda beş kişi falan mükemmel bir şekilde yapabilirdi.

Arkadaşlarının Noel'den önce barışmasını umarken kaşlarını sarı yapmaya çalışan Harry ise bu ders ile iyice umutsuzlaşmıştı. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama ilk denemesinde Ron kendisine gösterişli bir palabıyık vermesinden sonra Hermione büyük bir kahkaha attığında Ron'un bozulduğu belliydi. Zaten birkaç dakika sonrasında Lavender'a heyecanla Hermione'nin Profesör Mcgonagall'a soru sorarkenki taklidini yaptı. Hermione bir kez daha ağlamanın eşiğine geldi. Zil çaldığı gibi eşyalarını bile almadan sınıftan çıktı

Onun en azından kendisinin yanında olduğunu bilmesini isteyerek Hermione'nin kalan eşyalarını toparladığı gibi genç kızın peşine düştü.

Hermione'yi bir kat aşağıdaki kızlar tuvaletinden çıkarken buldu. Yanında Luna Lovegood vardı.

"Merhaba Harry." dedi gülümseyerek Luna. "Kaşlarından birisinin platin sarı olduğunun farkında mısın?" Luna kıkırdadı.

Harry elindeki eşyaları Hermione'ye uzattı. Luna'nın son dediklerini fark edememişti. "Selam Luna. Herm, eşyalarını bıraktın..."

Hermione boğuk bir sesle, "Teşekkür ederim." dedi. "Ben yatakhaneye gidiyorum, biraz yorgunum." Harry arkadaşının yavaş bir şekilde yanlarından ayrılmasını izlerken durumuna çok üzülmüştü. Hermione'ye böyle üzgün görmek istemiyordu. "Biraz üzgün." dedi Luna. "İçeride ağlarken onu Mızmız Myrtle sandım. Ron hakkında bir şeyler söyledi."

"Evet, kavgalılar." dedi Harry, üzgün bir şekilde.

"Ron bazen çok komik şeyler söylüyor değil mi?" Koridordan aşağı doğru beraber yürümeye başladılar. "Ama bazen ucunu kaçırıp kırıcı olabiliyor. Bunu geçen yıl fark etmiştim."

Violet BlackWhere stories live. Discover now