68.Bölüm*

286 36 112
                                    

The Score

Fire

*

Noel arifesi, Büyücülük Dünyası'nda her zamanki gibi neşeyle karşılanamamıştı. Diagon Yolu'nda telaşlı son dakika alışverişleri yapılmamıştı, Çatlak Kazan'a kaymakbirası içip arkadaşlarıyla eğlenmeye gelenler olmamıştı. Mutluluk içeren hiçbir hareket gözükmüyordu. İnsanlar sevdiklerine minik bir hediye bile alamamıştı.

Bazı evler geçen seneden kalmış ağaçlar ve süslemelerle dekore ediliyordu, bu evlerden birisi de şaka dükkanının üstündeki küçük apartman dairesiydi.

"Hope, o topu değil diğerini uzat renklerin uyması lazım."

"Neden sihirle bu işi hemen bitirmiyoruz sanki..." diye mızmızlandı George. Pencerelere renkli kurdeleler asıyordu. "Hayır bu kadar abartmasaydık bari, kimse görmeyecek."

"Ama biz görüyoruz ve daha iyi yapacak bir işimiz yok." Violet elindeki noel süsünü George'a fırlattı. "Daha yukarı as. Azıcık Noel ruhun olsun."

"Bu evi süslemekle uğraşmasam daha iyi işlerim ve Noel ruhum olabilirdi." George imayla Hope'a bakıp göz kırptı. Hope kızarırken başka yöne baktı. "Olmazdı canım, adımı aldığım bayramı kutlamam gerek." George güldü. "Bunu gözüme bakarak söylesene hayatım." Hope ona dönmeyince tekrar kahkaha attı.

"Fred! Bunlar flörtleşiyor! Beni yalnız bırakma arada ben de karışacağım!" Violet şakadan üzerinde olduğu merdivenden inip mutfaktaki Fred'in yanına kaçıştı. Süsleme yapmayı şiddetle reddettiği için Violet, Fred'in eline bir tarif defteri ve önlük tutuşturmuş mutfağa yollamıştı. Basit bir şey istemişti: Ağaç şeklinde yılbaşı kurabiyeleri. Fred'in yaptıkları daha çok üzerinde renkli noktalar bulunan çalılıklar gibiydi. En azından tatlarının güzel olacağını umuyorlardı.

"İki cilve yaptık ya! Siz yapınca sorun yok hepimiz arada karışıyoruz." diye isyan etti George. "Bak yine Fred'e kaçtın. Mutfakta yapmayın bari!"

"Sen karışma!" Fred bağırıp yanında bulunan asasıyla mutfak ve salonun arasındaki küçük pencerenin perdelerini kapattı. "Ne yaparsanız yapın, bize karışmayın-"

"Aha, kızı kapattı mutfağa-"

"Gred o cümleyi tamamlama!" Fred kasenin içindeki tahta kaşığı alıp attı. Pencereden geçen kaşığın yere çarpması duyulması rağmen George bağırdı. "Kulağıma geldi!"

"Senin kulağın yok ki!"

"Çok kırıcısın, sen git kurabiyeni yap hanımcı." Fred geri cevap verecekken Violet onu susturdu. "Yeter başım şişti." Fred'in elinde oynadığı krema poşetini aldı. "Sen içeri git, hemen bitirip geliyorum. Hediyeleri açalım." Fred onu onaylayıp içeri gitti. Violet kalan kurabiyelerin de süslemesini bitirip yanlarına geri döndü.

Pek fazla hediye seçenekleri yoktu. Aşağı dükkana inip güzel hediyeler seçmişlerdi, bu açıdan şanslılardı ama zaten ürünler onlarındı. Pek hediye gibi olmuyordu. Yine de bozuntuya vermemek için söz vermişlerdi.

Hediye merasimi kurabiyelerin tamamen hazır olduğunu belli eden zil sesiyle bitti. Violet mutfaktan elinde kocaman bir tabakla dönerken "Benim bir hediyem daha var, küçük ama güzel bir şey." Tabağı masanın üstüne bıraktı. Fred ve George'a baktı. "Gözlerinizi kapatın."

Fred ve George ikiletmeden gözlerini kapatırken Violet en yakındaki aynaya baktı. Bu büyüyü doğru düzgün yapabilmesi için bir ayna olması şarttı, henüz çok toydu. Önde duran sarı tutamların üstünde gezdirdiği asasıyla turunculaşan saçlarıyla Hope'un ağzı açık kaldı. "Tamam açabilirsiniz." İkizlerin de tepkisi farksız değildi. Violet, Fred'e yönelik "Yarımdım, tam olayım." dedi.

Violet BlackWhere stories live. Discover now