32.Bölüm | VI

1.1K 83 328
                                    

Ruelle

Live Like Legends

*

"Berbat geçti." Yılın son sınavı üçüncü görevin olduğu güne denk gelmişti ve altıncı sınıflar için son sınav Karanlık Sanatlara Karşı Savunma idi. "Tam anlamıyla berbattı. Girmediğin için çok şanslısın."

"Aynen birazdan hiçbir labirente girmeyeceğim." dedi Cedric gülerek kahvaltısını ederken.

"Onu dinleme Sevimli Çocuk," İkizler yanlarına gelip oturdu ve önlerindeki tabaklara kahvaltılık bir şeyler koydular. "En yüksek notu o alacak."

"Bu benim iyiliğimden değil, sınıfın kötülüğünden."

"Tabii." dedi Fred ima ile. "Kesin ondandır." Violet gözlerini devirdi. "Büyük ihtimalle 'Uygun' alacağım ve en yüksek not olmayacak. Ravenclawlar şu an sınavda."

"On iki tane S.B.D. dersi alan iki altıncı sınıftan birisisin. Tüh biri 'Uygun' gelecek ne yazık."

"Biz hiç üç tane S.B.D. dersi almıyormuşuz gibi hayıflanmaya devam et." dedi George. Bu konu da ikisi de alınmıyordu aslında, tek istedikleri Violet'i rahatsız etmekti. "Lütfen! Durum böyle olduğu için mutlu olduğunuzu bilmiyormuşum gibi davranmayın!"

"Yemedi." dedi Fred dudaklarını bükerek. Violet tekrardan göz devirdi ve Cedric'e baktı. "Sen bakma onlara." Tek elini tuttu. "Heyecanlı mısın? Bu geceden sonra seni rahat bırakacağım. Gece geç saatlere kadar seni çalıştırıp uykusuz bırakmayacağım."

"Böyle deyince bütün heyecanım uçtu gitti. Saf mutluyum şu an." Dişleri ile gülümsedi. "Gördün mü? Mutluyum, çünkü sonunda uyuyabileceğim."

"Abartıyorsun..."

"Kelimenin tam anlamıyla gece ikide Hufflepuff kapısına dadanmışlığın-" Violet eliyle George'un ağzını kapattı. "Siz sadece kahvaltınızı edin."

Dördü kahvaltı boyunca konuşmalarına devam ettiler. Violet ve ikizlerin amacı birkaç saate olacak olan üçüncü görevin heyecanını Cedric'e unutturmaktı ve Profesör Mcgonagall yanlarına gelene kadar bunda başarılı olmuşlardı. "Diggory, Şampiyonlar kahvaltıdan sonra Salon'un orasındaki odada toplanacaklar."

"Teşekkürler Profesör." Mcgonagall gittikten sonra ayağa kalktı. "Ailem çoktan gelmiş olmalı. Onlara 'Hoşgeldin' diyim, sonra buraya geri döneriz."

"Ben de seninle geleyim." dedi Violet kalkarken. "Harry'nin ailesi olarak babamlar gelecekti, orada bulunsam iyi ederim." İkisi beraber odaya doğru ilerlerken Violet hala sevgilisini sakinleştirmeye çabalıyordu. Fakat bu heyecan ailesini gördüğünde azalacağına artmıştı. Kapıyı açıp içeri girdikleri an onları dizlerini titreterek oturan Amos Diggory ve onun sırtını sıvazlayan eşi karşılamıştı. Biraz ileride Sirius Black ve Remus Lupin duruyordu. Violet onlara yöneldi. "Harry hala gelmedi mi?"

"Gelmedi, sıpa."

Odanın bir diğer tarafında Fleur ve ailesi Fransızca konuşuyorlardı. Fleur onlara sakin olmaları gerektiğini, Gabrielle'in bir daha kötü bir duruma düşmeyeceğini, Axel'in kendi suçu yüzünden Hastane Kanadı'nda olduğunu, kısacası her şeyi açıklıyordu. Onları koskoca odada tek anlayabilen Sirius ve Violet'ti ama onların bile anlayamadığı şey Krumlar'ın Bulgarca konuşmalarıydı. Sirius tıpkı Viktor gibi kaşlarını çatıp sesini kalınlaştırdığında Violet güldü. Kapının açılmasıyla Harry'nin geldiğini düşünüp o tarafa döndüler ama öğrencilerin gelebileceği taraf değil, bir diğeri açılmıştı. Gelenler Molly ve Bill Weasley'di.

Violet BlackWhere stories live. Discover now