47.Bölüm | VII

562 64 119
                                    

Phoebe Bridgers

Punisher

*

SİHİR BAKANLIĞI'NIN EMRİYLE

Dolores Jane Umbridge, Albus Dumbledore'un yerine Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nun başına geçmiştir.

Bu duyuru bir gecede okulun her yanına asılmıştı. Sonuncusunu öğlen vakti Filch bütün kuralların bulunduğu duvarın üstüne zevkle asmıştı. Ona sorsanız size Hogwarts'ta altın çağının başladığını söylerdi, Umbridge'e tapıyordu. Bir şekilde Peeves'i göndereceğini umduğu için değil cidden kadına tapıyordu.

Derslere gitmeden önce duvarın en tepesine asılan kuralı görmek için öğrencilerin birkaçı durmuştu. Bazıları tenezzül bile etmemişti. Violet, "Bunun olması yetmiyormuş gibi büyük bir cezaya kalacağız." Yanındaki Harry ofladı. "Hala geçen gece olanlar için kendini suçluyor musun?"

"Ben kendimi insanlara bir şeyler öğrettiğim için suçlamam, Harry. Kötülük yapmışız gibi konuşuyorsun." Çantasının sapıyla oynayarak yürüyordu. "Suçlu hissettiğim tek şey o küçük çocukların cezaya bizimle kalacak olması... Keşke yaş sınırı koysaydık."

"Onlar için merhemimiz yok mu?" dedi Harry, umut ederek. Violet kafasını iki yana salladı. "Odamı ararken hepsini aldılar." Güldü. "Peki, yardımcı Öğrenci Başkanlığı'na ne demeli? Bütün kontrol Davies de ben sadece vaktimi boşa harcayacak gece vardiyalarından sorumluyum, harika gerçekten."

"Bu okulda adalet aramayacaksın, mor kafa." Kütüphanenin kapısının önünden geçerken kapıya yaslanmış ikizlerin konuşması onları durdurmuştu. "Unuttuğunu düşünmeye başlayacaktık. Yarım saattir seni burada bekliyoruz. Herkes bize garip garip bakıyor. Montague gelip şüpheli durduğumuz için puan silmeye kalkıştığında onu pataklayıp koridorun sonundaki Kaybolan Dolap'a soktuk. Birkaç hafta orada takılır." Violet kaşlarını kaldırdı. "Ne için?" Arkadaşlarının yaptığı korkunç şeyi her zamanki gibi görmezden gelerek.

"Kahvaltıdan sonra küçük çocukların zarar görmemesi için bir şeyler araştıracaktık ya?" dedi George. "Unuttun mu?" Violet elini alnına vurdu. "Aklımdan çıkmış. Harry bu iş ertelemeye gelmez, pek vakit yok. Ben gidiyorum."

"Peki ama sana şeyden bahsedecektim-" Fakat Violet çoktan ikizleri kollarından çekiştirerek kütüphaneye sokmuştu. Harry kafasını sallayarak yoluna devam etti. Çok düşünceliydi. İşi olmasa Violet'in onu dinleyeceğini biliyordu ama ister istemez sinirlenmişti. Son zamanlarda çok kolay sinirleniyordu. Neye sinirlendiğini bilmese bile.

Üstünden yirmi dört saat bile geçmemiş olan geceyi tekrar düşündü. Yakalandıkları zamanı değil, dakikalar öncesini. Draco Malfoy'un patronusunu gördüğü anı. Sahi kendisini de o andan beri görememişti.

Patronusu neden benimkinin aynısı? Bir çatalboynuzlu geyik? Cidden... Benimle bir alakası var mı? Alakası olmasını istiyor muyum?.. Kafasında daha bir sürü soru yankılanıyordu. Belki Malfoy ile konuşup kafasında bazı şeyleri netleştirebilirdi. Netleştirmek istediği neydi ki? İlk takılmaya başladıkları zaman kafasında dönen sorular geri dönmüştü. Belki de sorun Draco ile konuşmak değil, kendisiyle konuşmaktı. Yalnız başına sadece düşünerek vakit geçirmeliydi. Adımlarını Gryffindor Kulesi'ne yöneltti. İhtiyaç Odası'na gitmek istese de orası Teftiş Mangası tarafından korunuyordu, odanın yakınına hiçbir D.O. üyesini yaklaştırmıyorlardı. Oysa orası yalnız başına böyle konuları düşünmek için harika bir yerdi... Kendi odasında düşünceleri rahatlıkla gelebilecek dört kişi tarafından bölünebilirdi...

Violet BlackWhere stories live. Discover now