55.Bölüm*

394 43 59
                                    

Melanie Martinez

Pacify Her

*

Ekim ayındaki ilk Hogsmeade gezisi zamanı geldiğinde ise Hogwarts altıncı sınıf öğrencileri verilen ödevler dolayısıyla aşırı bitkin hissediyorlardı. O kadar sıkılmış ve yorulmuşlardı ki kar fırtınasının olduğu bir havada o uzun orman önü yoluyle köye gitmeyi çoğu kabul etmişti.

Çiftler daha çok Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı'nı tercih ederken arkadaş grupları daha çok Üç Süpürge'ye gidiyorlardı. Kafalarını atkılarına sarıp sarmalayıp karlı yolu aşmış Altın Üçlü'de tercihlerini Üç Süpürge'den yana kullanmışlardı.

"Harry, eğer Malfoy hakkında bir teori daha üretip bize anlatırsan senin kafanı şu kara gömerim." dedi Hermione Granger içeri girerken, eldivenli ellerini ısı yaratmak için birbirine sürttürdü. Arkadaşının sürekli aynı konu üzerinden konuşmasına o kadar sıkılmıştı ki onu tehdit etmişti. Barın arkasındaki adama gülümseyerek, "Üç Kaymakbirası." diye yönlendi. İçecekleri almak sadece Harry'nin söylenmelerinden küçük bir kaçamaktı. İçten içe Ron'a acıdı.

"Ben Malfoy hakkında teori üretmiyorum, gerçekleri söylüyorum." dedi Harry, köşedeki masalardan birine oturarak. "Siz sadece gerçekleri göremeyecek kadar körsünüz. Onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsunuz."

"İnan bana," dedi Ron. Malfoy ile bir ilişkisi olduğunu düşündüğünde yüzünü buruşturdu. "Yerinde olmadığım için fazlasıyla memnunum, abi."

Hermione elinde üç dopdolu bardakla masaya geldiğinde muhabbetin bitmiş olduğunu umuyordu fakat yanılmıştı. Harry daha yeni başlıyordu. "Ona takıntılıymışım gibi davranıyorsunuz ama alakası yok. Sadece tanıdığım Draco ile şu an gördüğüm Draco'yu karşılaştırıyorum-"

"Senin tanıdığın Draco, sana aşık Draco idi." Hermione ağzına bulaşan kaymakbirasını peçeteyle sildi. "Şu anki Draco övünerek burnunu nasıl kırdığını başkalarına anlatırken pek sana aşık görünmüyor değil mi?"

Harry bozulduğunu belli etmemek için uğraşsa da başaramamıştı çünkü Hermione'nin haklı olduğunu o da biliyordu. "Bence sen onun sevgisine alıştın ve şimdi birden eskisine yakın davranmaya başladığı için afalladın."

"Yani ben de ona eskisi gibi mi davranmalıyım?"

"Hayır, istesen de yapamazsın?"

"Niyeymiş?" Hermione bıkkınlıkla Ron'a baktı. Bakışları adeta yardım çağrısıydı. Ron çok bir bilgisi varmış gibi, "Çünkü aşıksın abi." dediğinde Hermione eliyle kafasına vurdu. "Yardım istemeden önce birkaç kez düşüneceğim sanırım." Derin bir nefes aldı. "Ron'un demek istediği sen şu an Malfoy'a karşı eskiden hissettiklerini hissetmiyorsun. Ona karşı hislerin var, ister bunu aşk olarak tanımla ya da tanımlama. O hisler orada ve belli oluyor. Onu hep bir şeylerle suçlama sebebin ise konduramaman, sana karşı hislerinin bitmiş olmasına inanmak istemiyorsun içten içe- ki belirtmek isterim onunla yakın olmadığımız için bunu bilemeyiz, ve onu böyle şeylerle suçluyorsun. Bunlar doğal, Harry."

"Aynen bunu demek istedim." dedi Ron, ağır ağır kafasını sallarken. Hermione kıkırdadı.

Harry şok içinde aklından Hermione'nin dediklerini tarttı. Haklı olabileceğini kabullenmek istemedi. Bu yüzden konuyu değiştirdi. Üç Süpürge'ye girmeden önce karşılaştıkları Mundungus Fletcher'ın Black Malikanesinden bir şeyler aşırdığını kesinlikle Violet'e bildirecekti. Son zamanlarda sık mektuplaşmasalar bile...

Violet BlackWhere stories live. Discover now