Kış Askeri (2), Öteki

3.1K 201 569
                                    

İçlerinden hiçbiri bize nereye gittiğimizi söylemedi. Hiçbiri bize cehenneme gidiyorsunuz demedi.
Draußen vor der Tür/W. Borchert

ÇAĞLAR MİR GÜZYELİ6 Ay SonraAnkara

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ÇAĞLAR MİR GÜZYELİ
6 Ay Sonra
Ankara

Kaybetmek bizim tercihimizdi.

Var oluşun ifade ettiği anlamı bulmaya çalışmak ya da insanların yarattığı bir tekil düzen içinde yaşamayı, içi bir yığın anlamsız gayeyle dolu boşluğu kabullenmek de öyle. Kazanmak hiçbir zaman bir tercih olmamıştı, keza insanların sunduğu o var oluşu reddedebilmek de öyle.

Ayak izlerini ustaca kaybettirmiş kör bir zamanda, saatin sarkacı unutulmuş bir ikilem arasında dururdu.

Kaybolan zamanın izleri o sarkacın ucunda, denizin kıyıya dingin bir öfkeyle vurduğu yerde belirip yeniden sulara karışırken, insan kuma karışan zaman gibi diplerden çıkıp, yeniden dalgaların derinliğine karışıyordu. Ardındakileri kaybediyordu, kazanamayacağı bir şey uğruna.

Var olmak insanı diplere çeken bir denize benziyordu, yok olmaksa kıyıda ayaklarını kumlara gömmek kadar kolaydı. Her şeyi başlatan insandı, her başlangıcımın ardında beni ayakta tutan kumlar değil, beni dibe çeken dalgaların sesi duyuluyordu. Zaten kuma gömülen ayakların hiç gürültüsü olmazdı. Ölümün sessizliği gibi.

Düşünceleriyle hayatımın etrafında görünmez bir duvar çizen babama, olmamı istediği insandan başka her şeyin bende var olduğunu kanıtlamaya çalıştığım günlerden birinde kafamdaki pek çok soruya cevap ararken, o cevapların babamın düşünce duvarına bir darbe indirmesini istemiştim. Ayaklarım kuma basarken derin dalgalarda boğulmanın tadını zihnimde duyumsuyordum. Sanki sevdiklerime, en çok babama yeniliyordum. Mümkün değildi ama, onun da yanılgılarından bir serveti olmalıydı. Oysa kendimi kandırıyordum.

Haklılık babam için bir zaferdi.

Haksızlık ise benim için öyle.

"Her satırda birine duyduğun saplantılı bir bağlılık var," demişti Ateş, elinde uzun zamandır sözleri üzerine çalıştığım bir şarkının eskizini tutuyordu. Zihnim olay ufkunu aşarak bir kara deliğe çekilir gibi satırlara gömülü kalmıştı. "Temelinin sevgi olduğunu söyleyebilirim ama bu biraz da nereden baktığına bağlı."

Elimde tuttuğum sigarayı yeniden içime çekmekte tereddüt ederken, "Baktığın diğer yerden nasıl görünüyor?" diye sormuştum. Benim fikrime göre çoktan zihnimin bir köşesi o kara deliğe saplı kaldığından pek de iç açıcı bir bakış açısı sunmayacaktı. Zamanın sarkacı ışık ve karanlık arasında mekik dokurken varoluştan medet ummak ne büyük aptallıktı.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now