22│Kuş Kafesinde İntikam Zehri

3.9K 232 714
                                    

Her yerde eksiksiz bir mutluluk görüyorum; bir tek ben telafisi imkânsız biçimde bu mutluluğun dışına itilmişim.
Frankenstein/M. Shelley

İniltilerin ninni sayıldığı karanlık odalarda,Uykularıma beşik olan sarsıntılar,Duvarlara nefesimden izler kazıdığında,Bir harf, bir hece, bir cümle,Öncesi boş bir mahşer meydanı ruhuma

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İniltilerin ninni sayıldığı karanlık odalarda,
Uykularıma beşik olan sarsıntılar,
Duvarlara nefesimden izler kazıdığında,
Bir harf, bir hece, bir cümle,
Öncesi boş bir mahşer meydanı ruhuma.
Sonrasında döküldüğünde kirpiklerimden şiirler,
Dizildi cennetin kapısına bir bir kelimeler,
Satırlar yakarıştı,
Satır boşlukları sessizliğim.
Cennetin kapısı önümde yükselen bir duvar.
Cehennemin çağrısı ruhuma dolanan bir veca.

Kalbimin içinde özgürlüğümü elimden alan bir kafes inşa edili.

Mahkûmiyetler içinde kıvranan kalbimi, sen özgürsün diye inandırmaya çalışıyordum. Özgürlüğüne kavuşmak için kafesinin duvarlarına saldırıp da kanatlarının kırılmasından başka bir şey elde edemeyen kuşlar gibi, mahkûmiyetimden kurtulmak için zindan demirlerine saldırdıkça kırılan parmaklarımdan sızan kanların taşlara kazındığını görüyordum. Ancak aynaya baktığında gözlerindeki boşluktan başka bir şey görmeyen, içi yoksunluk dolu insanların çığlığı bir yoldaş gibi içimin kıyılarında yankılanırken, o çığlıklardan başka hiçbir dostum olmuyordu bu kalpte.

İnsanlara kızıyordum önce, onca suçlu varken bir benim kalbim mi mahkûmiyete layık olmak zorunda diye.

Çünkü insanların kalbimde yarattığı mahkûmiyet öylesine fazlaydı ki en karanlık zindanlar bile daha korkutucu olamazdı benim kalbimden.

Onca acıya rağmen, gün geldi bana hayat veren bu kalbi sevdim, gün geldi duygularım birer mahkûm olmasına rağmen korkmasınlar diye şarkılar söyledim onlara. İyilik kadar kötülüğü, mutluluk kadar acıyı anlattım; kalbim bir gün dünyayı tanırsa, hayal kırıklığına uğramasın diye. Ama dünyayı içinden değil de dışından izleyen bir zihne ev sahipliği yapınca, kötülük sarmalından aşağıya doğru kayarak karanlık bir ine doğru çekildim. Gökyüzünden aşağıya düşmek gibiydi. Kalbim acıyı, düşükçe kanat çırparken ve kanat çırptıkça daha da çok düşerken öğrendi.

Çünkü dünyanın gerçek yüzünü görmek öyle bir düşüştü ki, hiçbir kanadın gücü bu düşüşü kurtarmaya yetmezdi.

Hiçbir gözyaşının gücü de açılan bir mezara konulmak için hazırda bekleyen cesetlere kâr etmezdi.

Ama bu kez, ilk ve son kez gözyaşlarımın bir şeylere kâr etmesini diledim. Ruhum, dünya ayaklarımın altından çekiliyormuş gibi sallantıdayken irademin bana geri verilmesi gerekiyordu çünkü bu savaşı kaybedemezdim. Esasında ben hiç kazanamayacağım bir savaşın içinde, çalıntı bir silahla hamle yapınca yaraladığımı sandığım düşmanımın gözleriyle ağlamaya başlamıştım ve bu yaşları ikimiz için tüketmekteydim.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now