33│Hiçliğin Kalbine Esen Güzyeli

4.2K 211 351
                                    

Çünkü, itiraf edeyim, hala umutluydum... Şimdi Tanrı'ya şükür, hiç umudum kalmadı.
Le Dernier Jour D'un Condamné/V. Hugo

Aynaya bakan gözlerde yas kokulu şarkılar gizli,Acısına sırtını dönenin gündüzler çalınırmış gecesinden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynaya bakan gözlerde yas kokulu şarkılar gizli,
Acısına sırtını dönenin gündüzler çalınırmış gecesinden.
Sevmek kalbin kuytusunda saklanan bir gizdi,
Gidenin ardında kalanın kan sızarmış hecesinden.
Geleceğin kör ışığı mahkûmların tenine düşüyor,
Esaretin kılıcı özgürlük zindanlarında kırılmış.
Kalbini ayaz çalanın ıslanmış kirpikleri titriyor,
Kaybetmenin bedeli hafif gelirmiş, kazananın zaferinden.

Gökyüzümün dudaklarına matem şarkılarının değdiği ve yağmurların ölmek üzere olan insanların gözünden düşen son hüzünlü damladan firar ettiği bir mevsimin zamanı gelip çatmıştı.

Ölümün kirpiklerinden kayan yağmurlarla ağırlaşmış bir bulut kütlesi, başka çaresi kalmadığından ruhumun sırtına çullanalı çok olmamıştı.

Topraktan gökyüzüne giden hiçbir şeyin orada kalmadığını, bir gün toprağına geri döndüğünü avuçlarımda iz bırakan gökyüzü yangınlarından biliyordum. Oysa benim ruhuma yükselen acının da sevincin de gidecek başka yeri kalmadığından insanın kendi içinde verdiği çırpınışların ne olduğunu öğrenerek büyümüştüm. Gökyüzüm yamalı olmasına rağmen mecbur bırakılmış bir kabullenişlik içinde lakin içten içe bir gün isyan edebilmenin beklentisiyle bende kalmayı isteyen her duyguya kucak açıyordum.

Acının topal bıraktığı ruhumun sendeleyerek özgürlüğe koşmaya başladığı ve attığı her adımda biraz daha kötürüm kaldığı günlerin başlangıcı ne zaman olurdu? Bulutlarımın taşıdığı yüklere açacak yeri kalmadığında mı yoksa gökyüzümden düşen her acı elini bana uzattığında, düşüşlerine eşlik etmek için ellerini tutacak kadar gözümü kararttığımda mı?

Hiçbir suretle inkâr edemeyeceğim gerçeklerle yaşıyordum. Hayat beni istediği yere sürüklüyordu ve ben bir gün kendi toprağıma geri dönmeyi beklerken Tanrı'nın evlerimize çatı yaptığı gökyüzünde bulut bulut geziyordum.

İnsanlar evlerinin çatılarını yukarıdan gelen tehlikelerden korunmak için inşa eder ve gökyüzünün en gerçek çatıları olduğunu unuturmuş. Ama her şey sefaleti temsil ederken lanetli, sanatı temsil ederken kutsal olurmuş, bundandır ki kaçacak yeri olmayanlar kuru çalıları kendine çatı bellerken, daima kaçacak yeri olanlar gökyüzünü kabullenmekten korkmazmış.

Yağmur acı çekenin üstüne ateş akıtır, derdi ıslanmak olanın kirpiklerine şefkatle yağarmış.

İnsanın ayrımı da tam burada başlıyordu. Aynı gökyüzünün altında yaşayıp da çatılarına yüklediği anlam farklılığının ayırdına vardıklarında.

YILDIZLARIN ISTIRABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin