"Ah Lara," dedi ben konuşmazken. O konuştukça ismimi bir araya getiren her harf boğazıma dizilip nefesimi kesti. "Yıllarca seni görmek ama hiç yanına gelememek, seni o kabustan uyandıramamak ne kadar zordu tahmin bile edemezsin. Üstelik ben sadece izliyordum. Sen ise yaşıyordun." "Hiç mi karşılaşmadık seninle?" diye sordum sessizce. "Hiç mi konuşmadık? O gece de sordum sana ama cevap vermedin." Sessizliği buzdan bir heykel, nefesi ise o heykeli inşa eden buzlardı. Hiç konuşmadığı halde gerginleştiğini anladım çünkü nefeslerinin ritmi değişmişti. Konuşurken odaklanabildiğim tek şey sesi ve aldığı nefesler olduğundan onu artık daha kolay çözebiliyordum. "Ne zamanını nasılını sormuyorum Dantes." dedim uzlaşmacı bir tonla. "Yıllarca beni izlediğini söylüyorsan mutlaka bir an karşıma çıkmış olmalısın. Yaptım ya da yapmadım diyeceksin sadece." "Yaptım." dedi tok ve tereddütsüz bir sesle. "Belki bir kez, belki binlerce defa, önemi yok. Önemli olan artık vaktinin geldiği." "Neyin?" "Tanışmamızın Lara," Sessizce güldü. "Belki de yeniden tanışmamızın."
43 parts