20│Lethe, Cennetten Önce

6K 242 1K
                                    

"...sırf beni yaratanı cezalandırmak için kendimi mahvetmekten, ruhumu Cehennem'e yollamaktan büyük bir haz duyacağım."
Wuthering Heights/Emily Brònte

İnsanlar sever, insanlar nefret eder

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

İnsanlar sever, insanlar nefret eder.
İnsanlar birbirini üzer ve telafi eder.
İnsanlar kandırır, yalanlar söyler.
Sonunda kendi yalanlarına inanır.
İnsanlar kuşku duyar ve belirsizliğe düşer.
İnsanlar anlayamaz,
Bazı derinlikler, içine insanlığı sığdırmaya yetmez.
İnsanlar çorak bir yüzeyselliğin üzerine kendi amaçlarını eker ve büyümesini bekler.
İnsanlar değişmez ve beklenen her değişim insanı aptal bir kalabalığa sürükler.
Ancak dünyada coşkulu aptal bir kalabalığı idare etmekten daha kolay ne olabilir?

Bazen kalbimi bir yolgeçen hanına benzetirdim.

İnsan duygularına kapılarını koşulsuz şartsız açmayı kabul ederse, kalbine gireni çıkanı çok olur derlerdi. Benim kalbimin kapıları bugüne değin çok az kişiye kapanmıştı ama buna rağmen uğrayıp da halimi hatırımı soran insanların sayısı yok denecek kadar azdı.

Acının, dudaklarında tebessüm peydahlayan çehresi, ne zaman ki beni alt edecek kadar güzel gülümsese, başımı yere eğerek o gülümsemenin sayesini görecek kadar aklı başında olmuştum. Bu yüzden içimde bir acı olsa dahi, yüzümdeki histerik gülümseme ile insanlardan gerçeği saklardım. Bakın benim içimde gülümseyen bir acı var ama yüzümdeki gülümseme acıya sırtını dönmüş.

İçimdeki gülümseyen acılarla baş etmek zorunda kalmam yetmezmiş gibi insanlar cömert kalbimi edebiyle ziyaret etmek yerine gecenin bir yarısı yağmacılar misali kapılarımı kırarak içeri dalmıştı. Kapılarım davetsizce kırılınca kilitlere sarılacak vakti bulamamıştım. Kalbimin hangi köşesini yağmacılardan koruyayım diye düşünürken talan edilen bir dizi duyguyla baş başa kalmıştım. Darp edilmiştim, hırpalanmıştım, kovulmuştum. İnsanlar için sakladığım duygularım onlar tarafından çalınınca artık bir yolgeçen hanı değil de bomboş bir yol haline gelmiştim.

Gecenin üstüme yorgan gibi serildiği yolculuklarımda ağır çekimde gibi farkına varırdım ardımda bıraktıklarımın. Bir kere yokluğunu fark etmek yetmezdi. Başımı diğer tarafa çevirene kadar geçen sürede, yüzleştiğim yoksunluk unutamayacağım bir manzaraya dönüşerek zihnime kazınırdı.

Hisler, yorgun bir kafile gibi saldırıyordu.

Yaşıyor muydum yoksa yaşamaya mecbur bırakılmanın çaresizliğini üzerimden atmaya mı çalışıyordum anlaması güçtü.

YILDIZLARIN ISTIRABIМесто, где живут истории. Откройте их для себя