32│Güneşi Olmayan Ülke

4K 216 319
                                    

Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.
A Thousend Splendid Suns/K. Hosseini

Gözlerin geceye doğan güneşten yangınlar çalmış,Senin gülüşüne parmakları değermiş Tanrı'nın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerin geceye doğan güneşten yangınlar çalmış,
Senin gülüşüne parmakları değermiş Tanrı'nın.
Senden sonra hecelerin sonu üç noktayla parçalanmış,
Senden öncesindeyse hiç sonu gelmezdi satırların.
Rüzgarın değdiği saçlarında denizler tutsak kalmış,
Suskunluğum için hazırda bekliyor yıllar.
Adın anlamını karanlığın kalbinden almış,
Gölgende saklanıyor ardında bıraktığın yarınlar.

İnsanın çocukluğunun ayağına kederin paslandırdığı bir çivi battığı vakit, topal kalan yalnızca kalpte başlayıp düşte biten umutlar olurdu.

Düşlerim var olmamış bir dünyanın sınırlarını çizecek kadar genişti ama düşler hep benimle olsa da hayalini kurduğum dünya gerçekliğini kaybetmişti. Kendime sığamadığım gecelerin sonunda bir yerlere ait olmak isteyen ruhum çareyi kendi ülkesine kaçmakta arayınca kimsenin bilmediği bir ülkenin toprağına adımı yazmıştım ama üzerimden geçen adımların ismimi yok ettiğiyle kalmıştım.

Gün doğumu isterken karanlığın başladığı yerde durmuş, geleceği beklerken geçmişin durduğu yere mıhlanmıştım.

Kalbimin kıyısından aşağıya sarkan el değmemiş acılar, parmak uçlarını kanla kaplı damarlarıma bastırmıştı. Bileklerimde ömrümün saatine dönüşen nabzım, dayanabildiğim günlerin sayacına dönüşmüş, kum saatlerinin vadesi dolmuştu. Gökyüzü, zamana karışan inançsızlığın soğuk karını üzerime parça parça yağdırıp tenimde bütünlemişti ve bir çığ gibi altında kalmama sesini çıkarmamıştı. Ömrünün son demini yaşayan kalbimin güneşi, acılarımın saçlarına altından huzmeler ekmiş olmasına rağmen, rengini güneşten alan saçlarım gün doğumu sıcağına kış mevsiminin ilk yangınında kavuşmuş ve karlarla birlikte yanıp kül olmuştu.

Her hissin sahibi ben olsam da hiçbiri benim ellerimde canını vermemişti.

En büyük dargınlığım beni ayakta tutacağına inandığım sevmek eylemineydi.

Çünkü ruhumda çıkan isyanda gemiyi ilk terk eden ve kendini bıraktığı sularda ilk boğulan oydu. Suların sıfırı gördüğü yerde çareyi su görmemiş kuyuların taşlarında aramış, toprağın parçalandığı yerde ölü çiçeklerin köklerinde susuzluktan kıvranmıştı. Gökyüzü kararmıştı sonra, sevgi denilen şeyin yıldızlarda başlayıp gülümseyen bir dudağın kıvrımında son bulması gerekirken, zifiri gecelerde başlayıp ağlayan bir çift gözün kirpik diplerinde kaybolmuştu.

YILDIZLARIN ISTIRABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin