10│Rüya Kapısının Anahtarı

5.5K 303 604
                                    

Bir fındık kabuğu içinde bile kâinatın kralı sayabilirim kendimi... gördüğüm kötü rüyalar olmasa.
Hamlet/W. Shakespeare

Zaman,Kusurlu ve vazgeçilmez olan,Yine kapattın ışığa açılan kapılarımı

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Zaman,
Kusurlu ve vazgeçilmez olan,
Yine kapattın ışığa açılan kapılarımı.
Burası karanlık ve fazlasıyla talan.
Ama inan,
O korkmaz kırmaktan zindan duvarlarımı.
Sen zamansın, ben kalbi kırık bir insan.
Sen akarsın, o korur beni sana kapılmaktan.
Çünkü o;
Okyanusa meydan okuyan kudretli bir ada.
Onun olmamı istediği tek mekan,
Gecenin hırsızı gözlerindeki kara.

Zihnimin içinde, atıkları peyderpey çoğalan bir çöplükten yükselen çürük kokusuna uyandığım sabahlar olurdu.

Geceler ise geçmişin burgacına dolanan geleceğin çürüttüğü pas kokulu düşüncelerle doluydu.

Ne uyku ne uyanıklık, bir kâbusun zincirlerine dolanmışsa insan ikisinin varlığı da rüyalara verilen hükümle kâbuslara evrilirdi. İnsan uyuyunca gerçek hayatın kâbusundan kaçtığını sanır kendi zihnindeki kuyuya düşerdi ama bundan daha da beteri uyanınca görmekten kaçtığı kâbustan sıyrıldığını sanır hayatın eline geçerdi.

Ve hayat, tuttuğunu son nefesini alana kadar bırakmazdı.

Ama içimde öyle bir çıkmaz vardı ki hayat canımı alsa da beni bırakmayacak bir acıyla boğuşuyordum. Hissediyorum, hayat çoktan beni ele geçirmiş.

Kalbim sıkışıyor.

Elim kolum bağlı.

Bir yatakta yatıyorum.

Kalbimi çevreleyen duvarları bile titretecek kudrette canhıraş çığlıklar dökülüyor ses telleri hırpalanan boğazımdan. Büyük bir ışık patlaması olmuş da dünyada beyazdan başka bir renk kalmamış gibi gözlerimi yakan bir aydınlığa sahip odadayım. Işığı çoktan sönmüş ruhum bir gölge gibi çatlamış zemine serilmiş, ayaklar altında eziliyor. Feri sönmüş olmasına rağmen kurtuluş mücadelesini bırakmayan bileklerimde paslı kelepçelerin izleri var, beyaz çarşaf tenimden sızan kan ile kirlenmiş.

Meleğim, göğe yükseldiğin gecenin sabahında bileklerime kelepçe vurup beni bir yatağa bağladılar.

Ruhum ve bedenimi bir arada tutan dikişler kopmuşta açılan boşluktan sızan tek şey kendi ölümüme yaktığım ağıtlarmış gibi geliyor kulağıma çığlıklarım. Bir kere darbe alıp bin kere öldüğümden olsa gerek içime sığmayan cesetleri yakmaya çalıştıkça damarlarımda dolanan kaynar bir zift varmış kıvranıyor bedenim içinde olduğum yatakta. Kurtulmak için çırpınıyorum ve sırtım yataktan yükseliyor, ayaklarımı kendime çekmeye çalıştığımda soğuk bir sızı hissediyorum.

YILDIZLARIN ISTIRABIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora