17│Sabah Yıldızının Gece Yarısı Katliamları

4.9K 259 577
                                    

Herkese ibret olsun diye en iyiler,
Feda edilirmiş savaşta.
Othello/W. Shakespeare

Senin gözlerin dipsiz bir kuyuya bakıyor, Buna hayat diyorsun

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

Senin gözlerin dipsiz bir kuyuya bakıyor,
Buna hayat diyorsun.
Sevdiğin oyuncakları kuyuya fırlatmışsın,
Gösterişli bir oyun izliyorsun.
Benim kuyuda kuruyan çorak bir su olduğumu,
Attığın oyuncaklar bana dokunup kirlendiğinde anlamışsın.
Ama baba,
Sen o kuyuya can veren taştan duvarlardan farksızsın.

İnsanın düşünceleri kendi kıyımına sebep olacak kadar keskinleştiği vakit, ruhunda bir sürgün feveran olarak insanı kendinden kapı dışarı ederdi.

Yangını suyla söndürdüğünü sanırken üzerine benzin döktüğünün farkına varamamak gibi.

Benim düşüncelerim ne zaman ki bir kıyıma sebebiyet verecek kadar keskinleşirdi, sürgünümü kimselere bırakmadan sürgün yerimi kalbim yapardım. Zihnim katliamlara gebe kalırsa, kalbim ölen cesetlere kıyamayarak ağlardı. Bundandır ki bir katilin çığlıklarını değil de bir maktulün hıçkırıklarını taşırdı bu beden.

Fakat öyle bir an gelirdi ki zihin yalnızlıktan yorulur, kalp atmaktan bitap düşerdi. Sürgün edilen sürüldüğü yere yabancılaşır, sahibini özleyen zihin ise boşluğunu doldurabilmek için kalpten taşan duyguları değil de keskinleşmeye müsait düşünceleri geri isterdi. Düşünmek, başlı başına bir intihardı. Bütün var oluşu boyunca topraklarını gözyaşları sulayan bir sürgün yerine dönen kalp bunu çok iyi bildiğinden insana düşünme derdi. Bırak o zihin boş kalsın ve sürgünün devam etsin.

Fakat daha sonra belki yeniden yalnız kalmaktan korktuğundan belki de kıyıda köşede ne kadar kırgınlığı varsa hepsinin öcünü almak istediğinden, kendinde dibi görünmeyen derin bir kuyu açar ve sürgün edilen düşünceleri pusuya yatırırdı.

O vakit insanın en büyük intiharı düşüncelerin sürgün edildiği boş kalan zihinde değil de sürgün yeri olan kalpte başlardı.

Nihayetinde insan ya çok düşünmekten getirirdi kendi sonunu ya da çok fazla hissetmekten.

Zannımca benim sonum ikisine de aynı oranda yakındı.

Şu dünyada baktığım herkes masumdu, bir o kadar da yalan kusuyordu geleceğime. Bazen sürgün edilir gibi sonu gelmez derin uykulara dalıyordum. Bütün hayatım adına insan denen şeytanların kurduğu oyunlar arasında geçiyormuş gibi hissediyorum. Hiçbir şey olmamıştı aslında, hiçbir şey bana ait değildi.

Bu dünya da yerim yurdum yokmuş da onlar beni olmam gereken yerin burası olduğuna inandırmıştı.

Dün gece korkunç bir kâbus görmüştüm. Öyle ki hatırlamak bile tüylerimin diken olmasına neden oluyordu. Annem bana küçükken gördüğümüz kötü rüyalar başkasına anlatılmamalı, anlatırsan gerçek olma ihtimali artar, derdi. Oysaki ben ona en çok kötü rüyalarımı anlatmayı ve beni yatıştırmasını isterdim. Fakat annem hiçbir zaman kâbuslarımı ona anlatmama izin vermedi.

YILDIZLARIN ISTIRABIDär berättelser lever. Upptäck nu