31│Kandan Gözyaşlarıyla Kirlenmiş Duvarlar

3.8K 213 628
                                    

Hiçbir şeyi ciddiye almak istemiyordum; düşüncelere de insanlara da gayet ihtiyatla dokunuyordum; kaybedersem acı duymamak için, onları kaybetmeye hazırdım daima.
Les Climats/A. Maurois

Gözlerin birer dünya haritası,Sürgünlerin başlangıcı işgal kokulu bakışların

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerin birer dünya haritası,
Sürgünlerin başlangıcı işgal kokulu bakışların.
Tel örgülü sınırlarla çevrelemişler ruhunu,
Dokunanın parmaklarına kesikler açarmış adın.
Sen konuşsunlar diye hüküm verdikçe,
İnsanların son durağına mürekkep yağmazmış.
Demişler ki sana;
Adı anılmamış bir insanın,
Gülüşü zamanda hiç iz bırakmazmış.
Sen unutulma diye harf harf söktüm okumayı,
Parmak uçlarımda adının açtığı kesiklerden izler.
Çatılarıma sessizlik yağarken öğrendim konuşmayı,
Çünkü dile gelmeyen kelimeler,
Başladığı yerde sonu beklemeyi bilmezmiş.
Her isim sevildiği kalpte doğar,
Sayıklandığı kalpte yaşar,
Anılmadığı kalpte yitip gidermiş.

Bazen zihnimin sınırları zamanın sonsuzluğunu kavramaya yetmezdi ama inzivaya çekilmiş, yalnızlıktan gücenik bir kederin mevsimlere sırtını dönerken ki çaresizliği ruhuma sonsuzluk kadar uzun gelirdi ve soluk boşluğumda dudaklarıma hiç ulaşmayacak bir nefes gibi beni yoksunlukla sınardı.

Sonsuzluk mutluyken avuçlarıma tüneyen kar gibiydi fakat hüzünlüyken yıldızları saymayı bitirdiğim ana dönüşürdü ve henüz gökyüzündeki son yıldıza ondan sonrasının olmadığını söyleme şansım hiç olmamıştı.

Kendimi bildim bileli, var oluşumu zamanın içinde hapsolmuş küçük bir zaman diliminden ibaret görmekten vazgeçemezdim. Zihnim kapılarını sonsuzluğa açsa da avucumda kısacık bir zaman diliminden başka bir şey taşımamıştım. Saatlerden ya da dakikalardan değil, sadece küçücük anlardan var olurdum ve o kadar küçük bir yer kaplardım ki bu evrende, ben zamanın içinde yok olsam da evrende hiçbir şey eksilmezdi.

Ama bazen birisi bizim için başı da sonu da bizde olan bir zaman çizgisine dönüşürdü. Dünyanın zaman anlayışının dışına çıkılır, saatler karşımızdaki kişinin varlığıyla anlam kazanır, saniyeler onun göz kırpışları olurdu.

Bir gün öyle biri girerdi ki hayatımıza, hem başlangıcımız hem sonumuz olurdu.

Yıkımın olduğu yerde yeniden doğuş vardı, yeniden var olan her şey bir gün mutlak sona ulaşacaktı. Sonsuza dek süren bir döngünün sonlu parçasıymışız gibi değil de o görkemli uzamda sonsuza dek hüküm sürecekmiş gibi yaşardık.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now