Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.
La Tuipe Noire/A. DumasZihninde kuruyor diye krallığını rüyaların,
Kabuslar kaçar sanma bakmadan ardına.
Terk et bu diyarı,
Sırtını dön dünyaya.
Çünkü ağlamazlar ardından,
Bir başına kalanın.
Eksiliyor içinden, bir parça daha zamanın.
En çok acıyı çektiğini sanacak yanan ama,
Çığlıkları dinmeyecek bu ateşi yakanın.༄
Yaşamı yalnızlıkla dolu insanların, ölümüne kalabalıklar yakışmazdı.
Eğer bir idam mahkûmu olsaydım, infazımda bile yalnız bırakırdı insanlar beni.
Kendimi giyotinin başında ölümü bekleyen bir idam mahkûmu ile denk gördüğüm zamanlar olurdu. Mahkûmiyetlerin de çeşidi vardı. Bazı mahkûmlar eninde sonunda özgürlüğüne kavuşacağını bilirdi, bazıları ölene dek dört duvar arasında yaşamayı kabullenirdi. Bazı mahkûmların günleri kaçmanın hayalini kurmakla geçerdi ve bazıları yalnızca giyotine götürüleceği günü beklerdi. Ben ise hiçbirine ait değildim. Ben, müebbet bir mahkûmiyet aldığımı sanırken bir sabah giyotinin başına getirilmiştim.
Yaşarken yalnız kaldığımdan ölürken de yalnız öleceğine inanan bir insandım, yalnız ölmekten korkmama rağmen.
Fakat idam uğruna diz çöktürülünce, kalabalıklar nasıl da tiksinç geliyordu insanın gözüne. Kendi kendime hep diyordum ki; Tanrım, bu acıyı bana veren senken, yargına niçin sahip çıkmıyorsun? Çünkü bir yargı insanların eline kalırsa, suçlu olan gökyüzünün kokusunu alırdı, suçsuz olan taştan duvarların dokusunu.
Giyotinin önünde ölümü beklerken, uzaklardan bir ses çalınıyor kulağıma. Hem çok tanıdık, hem çok yabancı. Sanki ben gibi ama aslında bir başkası. Çocukluğum orada, kalabalığın arasında durmuş, idam edilecek olan beni izliyor. Fakat bilmiyor ki benim gözümdeki asıl infaz edilen kişi o. Anlamıyor musun diye haykırmak istiyorum çocukluğuma. İnsanı boynuna inen bir bıçak darbesi öldürmez, insanı insan öldürür ve sen binlerce katilin arasında durmuş benim için ağlıyorsun.
Yapma çocukluğum, benim idamım seni öldürmez.
Ama sen ölürsen, ben zaten idam edilmişim demektir.
Zihnimde sürekli tekrar eden bir döngü vardı. Saatler önce Dantes'e yazdığım ve gelecek yılın herhangi bir gününe yolladığım mektubu düşünüyordum. Çocuk olan Lara mı, yetişkin olan Lara mı yoksa giyotinin başında idamı bekleyen Lara mı yazmıştı o satırları asla karar veremiyordum. Hatta utanıyordum biraz, dile gelmeyen kelimeler, satırlara dönüşünce en az yüksek sesle söylenmiş kadar etkiliyordu insanı.
YOU ARE READING
YILDIZLARIN ISTIRABI
General Fiction"Ah Lara," dedi ben konuşmazken. O konuştukça ismimi bir araya getiren her harf boğazıma dizilip nefesimi kesti. "Yıllarca seni görmek ama hiç yanına gelememek, seni o kabustan uyandıramamak ne kadar zordu tahmin bile edemezsin. Üstelik ben sadece...