34│Yıllanmış Mahkûm Ve Yara Almış Serçe

5.2K 246 415
                                    

Sana olan aşkımı göstermemeliymişim,
Çünkü umudun kalmamış bizden.
Sevdalılar için umut yoktur ki zaten.
Umut istemiyorum ben, aşk istiyorum.
Abélard And Héloïse/R. Duncan

Sen yardan geçemediğinden, serden geçmiş olandın,İç çekişlerin zelzeleydi, omurgamda yol oldun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sen yardan geçemediğinden, serden geçmiş olandın,
İç çekişlerin zelzeleydi, omurgamda yol oldun.
Ben senden geçemediğimden, aşktan geçmiş olandım,
Nefesine muhtaç kalıp, kollarında yok oldum.
Esaretim bileklerimde paslanan bir acıdır,
Ben sana uzandıkça, sen bana hep uzaktın.
Aşk bir çocuk oyuncağı, akılsız bir sancıdır,
Çocukluğum sende kalsın,
Bir hayaldin, kayboldun.

İnsanın düşünceleri eşiklerde takılı kalan bir özgürlüğün varlığından medet umarsa, kapılar kapandığında çentik izlerinden yaralar taşıyan duvarların arasında esaretin ağıtlarıyla baş başa kalırdı.

Özgürlüğün eşiklerde takılı kaldığı evlere benzeyen bir dizi insanın varlığı, eşiğin diğer tarafına geçmesine rağmen esaretten kurtulamayan ruhumda saplanıp kalmıştı. Beni içeriden yaralayan en derin duygunun ne olduğunu düşündüğüm çok oluyordu. Esaret en başta duruyor olabilirdi ama neden özgürken bile bir kuş sürüsü gibi kalbime çöken acıdan eksilme olmuyordu?

Bir zamanlar dibi görünmeyen bir kuyu gibiydim. En derin acılarımı kimse görmesin diye kuyunun benim bile sınırlarını bilmediğim kadar diplerine saklardım ki elini uzatan kimse onlara dokunamasın. Ama zaman kuyuyu kapatan taşları uzaklara savurdukça, ağaçlardan düşen güz yaprakları kuyunun diplerine düştükçe ve kuyuya düşen her şey aynı nefeste bir araya geldikçe kalbim iyi ve kötünün birbirine karıştığı bir zindan haline dönüştü.

Artık baktığım her yerde tadını unuttuğum özgürlükten kalma bir parça kül ve esaretin getirdiği yangınlar görüyordum. İnsan acısını gökyüzünün altında yaşayınca katlanmak daha kolay gelirdi fakat başımı kaldırdığımda gökyüzünü göremediğim bir dünyanın acısı katlanarak artar, insana yerini yurdunu kaybettirirdi.

Benim yerim yurdum kaybolduğundan mı layık görüldüğüm yer zindan duvarlarıydı?

Sahipsizliğin kollarında debelenmiş ruhum o kadar alışmıştı ki kendi kendine konuşmaya, kimse beni duymayacak olsa bile zindan duvarlarımın sessiz kalmayacağının habercisi, kalbimi eze eze dudaklarıma tırmanan kelimelerdi. Yalnızlık sadece elini uzattığında parmaklarına dokunan kimse yoksa başlamazdı. Benim yalnızlığın uzandığım her yerde dokunabileceğim insanlar varken başlamıştı ama dokunduğum kimse benden bu yalnızlığı çekip alamamıştı.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now