28│Mahkûmiyet Müzesinde Esaretin Portresi

4.3K 235 797
                                    

İşte yine geldiler bana, gitsinler birer birer, sonuncular da terk etsin beni, boş bıraksınlar, boş ve sessiz.
Texts pour rien/S. Beckett

Sessizlik nakışlı kelimeler konuştum sana,Kara perde gözlerinde, geçtiğim yerlerin izleri

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sessizlik nakışlı kelimeler konuştum sana,
Kara perde gözlerinde, geçtiğim yerlerin izleri.
Dikiş tutmaz bir sancı ağlıyor kirpiklerin,
Düğümledim yanaklarına düşlerinden yaralı olan hisleri.
Ruhuma bıraktın kervan geçmez bir yalnızlık,
Ölenin ardından gülünmüş gibi yaşanmış hayatlar.
Senin kalmak sandığın yokluğu anlatmış gittiklerin,
Kabuslarıma tünemiş özgürlüğün rengiymiş zifiri.

Kendimi ne zaman bir yalana inandırsam, onu gerçeğim yapacak kadar benimsiyordum.

Bir yalana inanıyordum, bir yalandan kaçıyordum, bir yalandan saklanıyor ve bir yalandan korkuyordum.

Zamanın nefesi yalanlarımın kulaklarında çınladığında, dili peltek bir inkar savaş meydanında şahlanmıştı. Kalbimi koruyabilmek için kendimi görmekten kaçındıkça, sayfaları kirletmemek için tümcesiz kalan bir kalem gibi kendi dünyamın mürekkebini kurutalı çok olmamıştı. Sivri uçlarından kaçındığım her düşünceyi yontmuş ama kalbime sürgün ettiğim düşüncelerin yontulamayacak kadar keskinleştiğini fark edememiştim.

Kendimden utanmış ve aynalara sırtımı dönmüştüm.

Ama her insan aynasını kalbinde taşırken ne yana dönersem döneyim kendimle yüz yüze geleceğim ihtimalini hesap edememiştim.

Baktığım her yerde kendimi görünce, ihtilalci bir düşünce yalanların sığınağına saldırmıştı. Yalanlara sığınacak kadar gerçeklerden korktuğumdan, can çekişen her yalanın ardından elimde koca bir yas kalmıştı. Ağıtlar yakmıştım, gözyaşı dökmüştüm ve hastalıklı bir direnişle biri bana yalanlarımı geri versin diye ağlamıştım.

Yalanlarım geri gelmediğinden kendinden giden ben olmuştum. O kadar uzak düşmüştüm ki benliğimden, aynaya düşen yansımam bile benden daha gerçek görünür hale gelmişti. Aynanın önünden çekildiğim vakit sinsice dışarıya adım atmış, ardımda bıraktığım ıssızlığı işgal ederek ruhumdaki parçalanmayı sırtlanmıştı ama yaşamın asıl yükü hep benim sırtıma kalmıştı.

Hissetmeyi reddetmek eylemini kimse bana öğretmediğinden, hezimete uğrayan her hissin infilak ettiği yerde ben oluyordum.

Yıllar önce babamın siyaset kitaplarına gömülerek odasında çalıştığı günlerin birinde, henüz küçük bir kız çocuğuyken yalnız kalmaktan korktuğum bahanesiyle yanına gittiğimi hatırlıyordum. Korkum geçene ve o işlerini bitirene kadar odasında oynamama izin verdiği nadir gecelerden biriydi.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now