25│Istırap Beldesinde İlahi Başkaldırı

5.2K 230 1.2K
                                    

"Şimdi karanlıklar alemine iniyoruz," dedi. "Ben önden gideceğim, sen beni izleyeceksin."
Inferno/Dante Alighieri

Dinle şarkılar söyleyen bir mahkûmun sesini,Sırlara kadem basan bir an değil, zamandır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dinle şarkılar söyleyen bir mahkûmun sesini,
Sırlara kadem basan bir an değil, zamandır.
Ateşli yeminler alazlar sadakatin nefsini,
Kayıpların yasını tutan, hiç kazanmamış olandır.
Özgürlük sunacak var olana kalbindeki menfezler,
Zihnine zerk ettiğinde günahların esareti.
Yaşamım ölümüm kadar anlamlı olursa eğer,
Ruhum sana adanmış sönmeyen bir yıldızdır.

İnsan bir şeylerin nerede biteceğinin arayışına kapıldığı vakit, kendini sarsıcı bir başlangıcın eşiğinde bulurdu.

Düşünüyordum, bitmesini istediğim her acının son demi, bir sonraki ıstırabın nefesini taşıyordu.

Biten bir acının boşluğu yenisiyle takas edilirken ölümlü ruhların çığlıkları, geçmişin kanayan yarası gibi ruhumun içini yavaş yavaş doldurmaya başlardı ve zamanın ilk vuruşunu yaptığı, geleceğin orkestrayı harekete geçirdiği, sözlerin geçmiş tarafından yazıldığı bir şarkı çığlıkları bastırarak benliğimi işgal ederdi.

Ruhum, henüz güneş ışıklarının değmediği karanlık bir ormandı. Ne içinde yaşayan kuşlar vardı ne de toprağa kök salan baharın habercisi çiçekler. Acının meskeni, ezelden beri kalıcılığı reddetmiş, bir gezgin gibi ruhumun her köşesinde kendine yeni bir ev edinmişti. Bazıları düşüncelerin aynası olan sert betonlardan, bazıları duyguların aynası olan yıkıma kol kanat germiş ağaç dallarından. Dayanma gücümü sınamak isteyen depremlerin üzerime yıktığı enkaz daima beton duvarlar olurdu ama bazen ufak bir kıymık bile üzerime devrilen betondan daha çok canımı yakardı.

İçimde yaşayan isyancılar, görevini layığıyla yerine getirmekte ustaydı. Bir kez bile omuzları yenik düşmüş halde arkasını dönüp gittikleri olmamıştı.

Daima omuzları yenik düşen bendim.

Daima arkasını dönüp giden bendim.

Cehennemden korkmuyorum demişti bir keresinde babam. Annemin cehennemde olabileceği korkusuyla sessizce ağladığım, henüz ölüm kavramının kafamda yeterince yer etmediği gecelerden birinde yanı başıma oturmuştu. Cennet de cehennem de bir yolculuktur demişti. Dünyadaki yolculuklardan tek farkı son durağın neresi olduğunu bilemezsin.

O zamanlar ebediyet kavramını bilmezdim ve şimdi babamın anlattıklarını düşününce ebediyete kadar yürüdüğüm bu yolda, ayaklarımın altında henüz sönmemiş küller varken ruhundan iyilik akan meleklerden merhamet dilenemiyordum.

YILDIZLARIN ISTIRABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin