18│İmparatorun Kızı Ve Sürgün Asker

5.1K 253 669
                                    

Ben de tutamamıştım kendimi, ömrümde hiç ağlamadığım biçimde hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım... Ancak şöyle diyebilmiştim: "Liza, iyi biri... olmama... izin vermiyorlar."
Zopiski iz podpolya/F. Dostoyevski

Günâhkarın kalbi gökyüzünün altında,Merhamet dilenmek olmuş dua etmenin adı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Günâhkarın kalbi gökyüzünün altında,
Merhamet dilenmek olmuş dua etmenin adı.
Zalim biri öpmüş bağışlayıcının ruhundan,
Eğer damlatılmışsa masumun gözüne acı,
Yazıktır ki ona günahlardan arınmaz.
Sönmüş güneş! Arsız gece!
Saklanmasın ruhunuzda kan kızılı günahlar,
Terk edin diz çökmüş savaşçının ruhunu.
Zira göğün bağrındayken Tanrı'nın vicdanı,
Hiçbir günâhkar yıldızlara dokunmaz.

4 Yıl Önce/Aralık
Gün Batımına Çok Az Kala

Hikâye başladığında herkes isimsiz bir sancıydı.

Aynaya yansıması düşmeyen bir ruhun varlığı gibi, genç adamın ismi de aynaya düşmeyen yansımalara benziyordu. Var olduğunu bildiği ama artık ona ait olamayacağını kabullendiği yansımalar, ruhundaki kırıkların içine sızarak benliğinin derinliklerine karışmıştı. Kaybolmuştu.

Eskisi gibi değildi, eskisi gibi olamazdı.

Bu hikâye başladığında, zaman ruhları önü alınamaz bir fırtınayla alabora ederek en zorlu yazgıyı kalbi en hassas olanın omuzlarına yüklemişti. Ve o hassas kalbin içinde amansız bir yangın vardı. Bu yangının külleri yağmura direnemeyerek yere düştüğünde ve çamura karıştığında, genç adam çamura karışan küllerin çığlığında kendi sesini duydu. Çığlık atmaması gerekiyordu. Ne zamanki kızgın demirlerle kilitlenen dilinden tek bir inilti dökülse ayaklarının üzerinde duramadığı o karanlık geceyi hatırlıyordu.

Dizlerinin üstüne düştüğünde pek çok seferde onu kurtarmaya gelen kimse olmamıştı. O da acıyla dost olmuştu, bu yüzden canı yanarken dahi sırtını eski bir dostu okşarmış gibi gülümsemeyi öğrenmişti.

Aslında en çok gülümseyenler en büyük acıyı çekmiş olurdu da daha kötüsünü yaşayamayacaklarını bildiklerinden gülmek onların işine gelirdi.

Genç adamın gülümsemek için araladığı dudaklarından acı içinde bir inilti çıktı. Sessizliği katleden hıçkırıkları içinde bulunduğu banyonun nem kaplı duvarlarında yankılandığında ve ona geri döndüğünde acısının şiddeti ikiye katlandı. Ruhunda bir çöküntü vardı. Attığı her adımda geçmiş kaynar bir zift gibi boğazından aşağıya aktıkça feryatları bedenine sıkıştı. İçinde biriken kelimeleri konuşamamak, bedenini esir alan sancıdan daha çok yakıyordu canını.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now