14│Kurtuluşun Zindanlarında Saklı Teslimiyet

5.8K 273 901
                                    

Mutlu mu edecektim onu yani? Bugün belki yüzüncü kez kaç paralık adam olduğumu anlamadım mı yani? Ona acı çektirmekten başka bir şey yapmayacak olduğumu bilmiyor muyum yani?
Zapiski iz podpolya/F. Dostoyevski

Ah zamansız atan kalbim,Durmalısın burada, Görkemli yenilgilerle taçlanıyor acılarım,Ve teslimiyetin ipiyle dikiliyor yaralarım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ah zamansız atan kalbim,
Durmalısın burada,
Görkemli yenilgilerle taçlanıyor acılarım,
Ve teslimiyetin ipiyle dikiliyor yaralarım.
Kalbim, 
Kimden miras kaldı bu sızı sana?
Durmazsan geçmeyecek bir kederle yaşıyorsun.
Düşüşün bir nefes kadar kısa sürüyor,
Yükselişin için yılları çalıyorum akan zamandan.
Çalınan yıllar da acıya çare etmiyor.
Kirli eller uzandıkça sana korkuyorum yaralardan,
Ve bizi yaralayanlardan.

Ankara Yakınlarında Bir Yer
Gece/11.52

Rüzgârın uğultusu ormanın içine uğursuz bir hayalet gibi çökmüştü.

Bozuk orman yolunda ilerleyen kırmızı bir bisikletin çıkardığı sesler rüzgârın uğultusuna karışırken fersiz ay ışığı bisikleti kullanan genç adamın yüzüne düştüğünde rüzgârın şiddeti arttı. Karanlık çökmüş olmasına rağmen daha önce defalarca kez bisikletiyle bu yolu arşınlayan genç adam karanlığın içinde gülümsedi. Gülümsemesi hayaletlere yakışır bir şekilde karanlığın ruhuna karıştı.

Yolculuğu boyunca pedal çevirmekten yorulmuş dahi olsa dudaklarından hiç düşmeyen bir ıslık vardı.

Etrafındaki ağaçların dalları uğursuz bir şekilde sallanıyor olsa da içinde hissettiği herhangi bir korku kırıntısı yoktu. Ulaşmak istediği eve gelene kadar bir an bile duygularına teslim olmadı. Hiç olmazdı, fevriydi ve korkusuzdu. Öyle korkusuzdu ki ölümle yüz yüze geldiği pek çok an boyunca Azrail'e kafa tutacak kadar ileri gitmişti. Ve meydan okumalarının hepsini o kazanmıştı. Önündeki karanlık yol kısa bir süre sonra genişlediğinde ve aydınlandığında eskisinden daha geniş bir şekilde gülümsedi ve bu kez gülümsemesi karanlığın içinde yitip gitmedi.

Bisikletini durdurup uzun bacaklarıyla tek hamlede inerken bacaklarında ince bir sızı hissetti. Daha önce olan pek çok yarasından miras kalan sızılar gibi bu sızıyı da umursamadı, gecenin bir vakti ormanın ortasında kimsenin çalmayacağını biliyor olmasına rağmen bisikletini zincirledi.

Bisikletine epey değer veriyordu. Her şeyden önce rengi kırmızıydı.

Önünde yükselen iki katlı ahşap eve baktığında yalnızca üst katta tek bir odanın ışığının yandığını gördü. Saat ne kadar geç olursa olsun onu bekleyen ev sahibi asla uyumazdı. Üzerinde siyah bir pantolon, koyu kırmızı bir tişört ve siyah kapüşonlu bir hırka vardı. Kırmızıyı seviyordu. Yanında kırmızı bir eşya taşımadığı hiçbir gün yoku.

YILDIZLARIN ISTIRABIWhere stories live. Discover now