ÖZEL BÖLÜM ♧ 3

17.6K 652 43
                                    

Playlist: Sia - Don't Bring Me Down

İyi okumalar! ☺

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Savaş Uluhan;

"Ceren! Buraya gel! Bunu mutlaka görmelisin!"

Ceren'e seslenmemim ardından mutfaktan hole doğru ilerleyen ayak seslerini işittim. Bundan sadece birkaç saniye sonra Ceren görüş alanıma girdi. Sıkı bir şekilde atkuyruğu yapmış olduğu saçlarıyla ve bacaklarını saran beyaz renkteki şortuyla feci seksi görünüyordu. Bir eli belinde "Ne oldu?" diye sordu. Aynı zamanda bana doğru ilerlemeye devam ediyordu. Elimi kaldırıp "Gel gel," diye fısıldadım ve sonunda yanıma vardığında diğer elimde tutuyor olduğum zarfı ona uzattım. Zarfı elimden alırken kaşlarını hafifçe çatarak "Bu da ne?" diye sordu. Sorusuna herhangi bir cevap vermedim. Ki zaten zarfın arkasındaki yazıyı okuduğunda ne olduğunu anladığını biliyordum.

Dostlarımız Savaş Uluhan ve Ceren Balcı'ya...

"Tahmin ettiğim şey mi yoksa?"

Ceren sorduğu sorusuna cevap beklemeden elindeki zarfı açtı, içinden çıkan davetiyeye uzun uzun bakıp gülümseyerek "Oh be," dedi gür bir şekilde. "Beste ve Enis'in evlenmelerinin zamanı gelmişti. Bu harika bir haber öyle, değil mi?"

"Evet, öyle."

Gülümseyerek Ceren'i ince belinden yakalayıp kendime doğru çektim ve onu kollarımla sıkıca sarıp "Ee, bizim evlilik zamanımız gelmedi mi daha?" diye sordum. Ceren başını geriye doğru itip çenesini göğsüme yasladı ve mavi gözleriyle doğrudan gözlerimin içine baktı. "Evlilik aşkı öldürürmüş derler."

"Tamamen palavra," diye mırıldandım. "Aras'la Azra'yı görmüyor musun? Bir ay önce evliliklerin dördüncü yılını tamamladılar. Üstelik Azra yedi aylık hamile. Ve her geçen gün birbirlerini daha çok seviyorlar. Evliliğin aşkı öldürdüğü falan yok."

"Biz Azra ve Aras değiliz Savaş."

"Evet, ama birbirimizi seviyoruz, değil mi?"

Ceren hafifçe gülümsedi. Yüzünü göğsüme yaslayıp "Evet," diye fısıldadı. Eğilip saçlarına küçük bir öpücük kondurdum. "Ama hala evlenmeyi düşünmüyorum. En azından şimdilik." Gözlerimi devirdim. "Pekâlâ," diye mırıldandım. "Kırkına bastığında benimle evlenmek falan istersen reddedeceğim haberin olsun."

"Hayatının hatasını yapmış olursun, canım."

"Hadi oradan. Elimi sallasam ellisi."

"Savaş," diye fısıldadı Ceren. Ardından gülümsedi ve "Ben kırk yaşımda olunca sende kırk yaşında olmuş olacaksın. Aklaşmış saçların ve buruşmaya yüz tutmuş, şu anki yakışıklılığından eser kalmayacak olan o yüzünle sana benden başka kim bakar sanıyorsun?" diye sordu.

"Bakıyorum da beni çok hafife alıyorsunuz Ceren Hanım!"

"Doğrular bebeğim. Doğrular." Ceren yanağıma küçük, hızlı bir öpücük kondurup kollarımın arasından çıktığında önümden ayrılıp holde ilerlemeye başladı. Arkasından gülümseyerek bakarken ciddili bir tonda "Bana o şekilde hitap etmeyi kes!" dedim.

Döndü, bana baktı ve "Tamam bebeğim," deyip yürümeye devam etti. Arkasından bakmayı sürdürürken başımı iki yana sallayıp gülümsedim.

*

Ceren'in parmakları dağınık kahverengi saçlarımın arasında usulca hareket ediyordu. O, parmaklarıyla saçımla oynarken gözlerimi yummuş ve kendimi dokunuşunun bana verdiği hisse kaptırmıştım. Ceren'le yedi yıl kadar uzun bir süredir birlikteydik ve ikimizin arasındaki her şey güzeldi. Hatta çok güzeldi.

Affet BeniWhere stories live. Discover now