13. BÖLÜM ♧ ÖLÜM

30.8K 1.1K 120
                                    

Playlist: The Pretty Reckless - Just Tonight 

Multimedya: Yeni karakterimiz. ♥

Bölüm Azra Arıcan için. ( Sırayla her karakterimize ithaf yapacağım. Karakterlerimizin parodi hesaplarını takip ederseniz sevinirim. )

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında.” – Franz Kafka

Ensemde, enseme dayamış olduğu silahın soğuk metalinin yanında bir de sıcak nefesini hissediyordum. Göğsüm hızla inip kalkarken doğru düzgün düşünemez olmuştum. Beynimdeki her bir hücre ölmüş gibiydi. Ne kımıldayabiliyor ne de herhangi bir şey diyebiliyordum. Enseme silahını dayamış olan arkamdaki bu çocuk kim bilir daha önce kaç kez birini öldürmüştü. Biraz sonra hiç şüphesiz bende onun öldürülenler listesinde yer alacaktım.

Bir katil tarafından karanlık bir sokağın ıssız bir köşesinde öldürüleceğimi hiç düşünmemiştim. Resmen yangına körükle gitmiştim ve şuanda da bedelini ödüyordum. Her ne kadar kendim katilin avucunun içine göz göre göre düşsem de o adamı bu katilin elinden kurtarmayı bir şekilde başarmıştım. Adamın kaybedecek bir eşi ve çocukları vardı. Ama benim kaybedecek bir şeyim yoktu çünkü ben zaten her şeyimi kaybetmiştim. Annemi, babamı, dostlarımı ve aşkımı. Bu nedenle ensemdeki silahın tetiğinin çekilmesi benim için o kadar da önemli bir şey değildi. En azından ölümüm kendi elimden olmamış olacaktı.

Karanlık ve bir o kadar da ıssız olan bu sokak çok fazla sessizdi. Hiç kimse tek kelime etmiyordu. Duyulabilen tek şey alıp verdiğimiz nefeslerimizin sesleriydi. Karşımdaki adamlar son derece soğukkanlı bir şekilde öylece bizi izliyorlardı. Belli ki bana yardım etmeyeceklerdi. Onların yardımlarını zaten istemiyordum.

“Ne bekliyorsun?” diye bağırdım sessizlik fazla can sıkıcı bir hal almaya başladığında. “Eminim daha önce o tetiğe birçok kez basmışsındır. Şimdi de tereddüt etmeden bassana! Beklemenin hiçbir lüzumu yok!”

Sesim dar duvarlara çarpıp yankılanırken ensemdeki silahın namlusunu bana doğru biraz daha bastırdı. O tetiği çektiği an benim için her şey bitecekti. Benim başaramadığımı o başaracak ve beni büyük bir acıdan kurtaracaktı. Hatta bunu yaptığı için ona minnettar bile kalabilirdim. Bunu bir yandan isterken bir yandan da içten içe korkuyordum. Gerçekte ölümün bir çözüm yolu olup olmadığını bilmiyordum. Ölürsem bitecek miydi emin değildim. Her ne kadar bende hiçbir zaman tam anlamıyla iyileşmeyecek olan yaralar açsalar da hem annemi hem yıllarca ölü olarak sandığım babamı hem de arkadaşlarımı özleyecektim. Ve biliyordum ki bunların arasından da en çok onu özleyecektim. Bana herkesten daha fazla acı yaşatan ama herkesten daha fazla mutluluğu tattıran kişiyi, Aras’ı özleyecektim. Bu yüzden ölmek isteyip istemediğimi bilmiyordum.

“Ölmeden önce bizden istediğin herhangi bir şey var mı güzelim?”

Güzelim. Bana onun haricinde başka birinin bu şekilde seslenmesinden nefret ediyordum. Dişlerimi sıkıp ellerimi yumruk yaptım. Karşımda hiçbir şeyden etkilenmiyorlarmış gibi duran adamlara gözlerimi kısarak tek tek baktım.

“Cehennemde beni rahatsız etmeyin yeter!”

“Seni rahatsız etmeye çok meraklı değiliz. Daha önemli ve yapmaya değer işlerimiz olacağından eminim.”

Arkamdaki çocuğa gözlerimi devirip dil çıkartmamak için kendimi zor tuttum. Gerçi bunları yapsam da beni göremezdi.

Acaba beni neremden vuracaktı? Direk başımdan vursa ölme şansım çok daha fazlaydı. O yüzden eğer kaçış yolum yoksa ya da beni kesinlikle vuracaksa başımdan vurmasını tercih ederdim. Yeter ki daha fazla acı olmasın hayatımda.

Affet BeniWhere stories live. Discover now