31. BÖLÜM ♧ GEÇMİŞ

28.9K 925 136
                                    

Merhaba. Sev Beni ve Affet Beni'nin kapakları değişti. İki kapakta birbirinden muazzam. Gamze Abla'ya (MissBollywood) bu muhteşem kapakları için çok ama çok teşekkür ediyorum. ♥

Bölüm sonunda bir not olacak. Notu kesinlikle ama kesinlikle okumanızı istiyorum. ;)

Playlist: Sarah Jaffe - Clementine

Multimedya: Sev Beni ve Affet Beni için yaptığım kitap kapağı çalışmalarım. ♥

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek. Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek.” – Cesare Pavese

Her şeyin aynı olduğu bir an düşündüm. Beste, Berkay ve ben yine bir aradaydık ve gülüyorduk. Berkay bir kolunu Beste’nin omzuna diğer kolunu ise benim omzuma atmıştı. Ellerim yumuşacık sarı saçlarının arasındaydı ve onları karıştırarak onun sinirlenmesine neden oluyordum. Beste her zamanki gibi bizi gülümsetmeyi başaran bir şeyler anlatıyordu. Daha sonra üçümüz sıkıca sarılıyorduk. Berkay ikimizi de öpüyordu ve bize ‘Siz sahip olduğum en iyi kız kardeşlersiniz.’ diyordu.

Bir sonraki anda ise Aras’ın güven verici, sıcacık kollarının altındaydım. Bana öyle sıkı sarılıyordu ki sanki hiç kimse çekip alamazdı beni onun kollarından. Sanki bir tek o sarılabilirdi bana tıpkı böyle. Dudaklarını saçlarımın arasına bastırıyor ve kokumu içine çekerek yüzünü boynuma gömüyordu. Bu sefer boynumda hissediyordum dudaklarını. Kokusu her zamanki gibi beni derinden etkilerken bana hayat veren kömür karası gözlerine bakmak için yüzünü boynumdan ayırıyor ve uzun uzun, hiç bıkmadan bakıyordum gözlerine. Kalbimin hızla attığını hissediyordum daha sonra. Öyle hızlı atıyordu ki sanki yerinden çıkacaktı. Elimi kaldırıp yanağına koyuyordum. Avucumun içine yeni yeni çıkan sakalları batıyor ve beni güldürüyordu. Doğrudan gözlerinin içine bakarak “Seni seviyorum, Aras.” diyordum. Bunun üzerine Aras beni kendine çekerek kollarını sıkıca sarıyordu bana. Alnını alnıma dayıyor ve bir şey söylemek için dudaklarını aralıyordu ama kelimeler bir türlü dudaklarının arasından dökülmüyorlardı. “Seni…” diyordu bir tek. Gerisini söyleyemiyor, duymama izin vermiyordu.

Düşüncelerimden sıyrıldığımda ıslanan yanaklarımı ellerimin tersiyle kuruladım ama bunu yapışımın hemen ardından gözyaşlarım gözlerimden yeniden yanaklarıma doğru kayarak kuruladığım yanaklarımın bir kez daha ıslanmasına neden oldular. Öyle hızlı akıyorlardı ki onlara yetişemiyordum bile. Düşlediğim bir anda bile bana seni seviyorum diyememişti. Zaten deseydi bile bütün anın bozulacağını biliyordum. Yalan söylediğini bildiğim gibi. Aras beni hiç sevmemişti. Benim onu canımdan bile çok sevmeme rağmen bir kez olsun bile sevmemiş, hiç sevdiği için öpmemiş ya da sarılmamıştı. Bana dediği her şey, benim için yaptığı her şey koca bir yalandan ibaretti. Ona dair ne varsa yalandı. Aras benim en güzel hikâyemin kötü bir kahramanıydı. Beni bitiren, tüketen ve yok eden bir kahraman.

Kollarımı bacaklarıma sarıp çenemi göğsüme kadar çektiğim dizlerime yasladım ve kendi kendime ağlamaya devam ettim. Kalbim acıyordu. O kadar fazla acıyordu ki dayanamıyordum. Aras yakınımdayken tek düşünebildiğim ondan ne kadar nefret ettiğimdi. Ona duyduğum nefret kalbimin acımasına neden oluyordu. Aras uzağımdayken ise tek düşünebildiğim onu ne kadar özlediğimdi. Ona duyduğum özlem de kalbimin acımasına neden oluyordu. Her türlü canım yanıyordu ve elimden gelen hiçbir şey yoktu.

Affet BeniWhere stories live. Discover now