56. BÖLÜM ♧ AFFETMEK

20.4K 692 42
                                    

Playlist: America - Passenger, The Once & Stu Larsen

Bölümün biraz kısa olduğunun farkındayım, bunun için özür diliyorum. Bir sonraki bölümü biraz daha uzun tutmaya çalıştım ve pazar günü yayımlayacağım. Yapılan yorum sayıları biraz azalma gösterdi. Hiçbir zaman sınır koymadım, koymamda. Sadece bölüm hakkındaki görüşlerinizi yazmanızı rica ediyorum; çünkü yaptığınız yorumlar benim için gerçekten önem taşıyor. Kocaman öpücükler ve iyi okumalar! 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet: Çünkü hayat çok kısa.” – Mevlana Celaleddin-i Rumi

“Ceren’e bir şans vereceğimde ne demek? Sen aklını mı kaçırdın?”

Beste, bizden başka hiç kimsenin olmadığı sosyal etkinlik sınıfında bir ileri bir geri gidip bağırırken tek yaptığım şey öfke saçan gözlerine bakmaktı. Böyle bir tepki vereceğini bildiğim için hazırlıklıydım. Ceren’i affetmemi kolay kolay kabul etmeyecekti. Ceren geçmişte onu çok fazla yaralamıştı. Beste, Enis’ten önce Orkun’u gerçekten seviyordu. Orkun, sevdiği ve bir ilişki yaşadığı ilk erkek olmuştu; dolayısıyla da Beste için fazlasıyla değerliydi. Ama sonra bir gün Orkun’u Ceren’le gördüğünde onun için her şey bitmişti. Hem Orkun’dan hem de Ceren’den nefret etmiş, bunu bir süre atlatamamış ve zor zamanlar geçirmişti.

Ceren hiçbir zaman benim en iyi dostum olamazdı. Bunun hiçbir şekilde imkânı yoktu ama en azından onun yanında olan bir arkadaşı olabilirdim. Çünkü buna ihtiyacı vardı. Bilmiyorum, belki de almış olduğum bu karar bir hataydı, yanlıştı ama başka ne yapacağımı bilmiyordum. Şu anda hiç kimseye sahip değilken, ona öylece sırtımı dönersem bir daha asla kurtarılamayacağını düşünüyordum.

Yapmış olduğu şeyler için pişmandı. Önemli olanda buydu. Pişmansa düzeltebilirdi hatalarını. “Hayır.” Sessiz kaldığım uzun bir aradan sonra konuştuğumda Beste hareket etmeyi kesti, Berkay ve Doruk ise gözlerini bana çevirdi. “Hayır, aklım gayet yerinde. Biliyorum, bunu kabul etmeyeceksiniz ama yardıma ihtiyacı var, tamam mı?”

Beste güldü ama bu gülüşü samimi bir gülüş değildi. “Azra, ona acıdığına inanamıyorum! Bu saçmalık! Ceren, neredeyse senin ölümüne neden oluyordu?”

“Evet. Ama… Bunun için pişman ve benden özür diledi.”

Beste aralanan dudaklarıyla öylece baktı bana. Dediklerime inanamıyormuş gibiydi. Havaya kaldırmış olduğu ellerini hızla indirdi ve sertçe bacaklarına vurdu. Sınıfa girdiğimiz andan beri Berkay ilk kez konuştu. “Azra, Beste haklı. Bu gerçekten saçmalık! Bahsettiğimiz kişi Ceren. Ona nasıl güvenebiliyorsun? Yeniden senin ya da Beste’nin canını yakmayacağını nasıl bilebiliyorsun?”

“Çünkü gördüm, tamam mı? Bir şeylerin canını yaktığını ve pişmanlığını gördüm. O sadece yalnız kalmış biri. Bundan aylar öncesine kadar bende öyleydim ve yalnızlık, beni hata yapmaya itti. Ceren’le aramızdaki tek fark onun daha çok yalnız kalıp benden daha çok hata yapması.”

“Üzgünüm ama bende Berkay ve Beste gibi Ceren’in affedilmeyi hak ettiğini düşünmüyorum.”

Doruk’a baktım. En azından onun kabul etmesini beklemiştim ama o da kabul etmemişti. Bir süre hiçbir şey demedim. Ellerimi yüzüme örttüm ve derin bir nefes aldım. “Bakın, onunla konuşmanız, sohbet etmeniz ya da her an aynı ortamda bulunmanız gerekmiyor, tamam mı? Sadece benim onun yanında olmama izin vermeniz yeter.”

Affet BeniWhere stories live. Discover now