46. BÖLÜM ♧ SEÇENEK

19.4K 737 96
                                    

Herkese merhaba. Önceki bölüme gelen yorumlar için teşekkür ediyorum. Kiminiz Aras'ın Enis'ten öğrenmesi gerektiğini düşünürken kiminiz Azra'dan öğrenmesini istediniz. Aras'ın kimden öğreneceğini söylemeyeceğim. Şu bir iki bölüm içinde zaten az çok anlarsınız diye düşünüyorum. 

Playlist: Skye - Not Broken 

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“İnsan ruhunu iki şey karartır: Susulacak yerde konuşmak ve konuşulacak yerde susmak.” – Sadi Şirazi

Çalıyor… Çalıyor… Çalıyor.

Enis’i tam 16 kez aramıştım ve şimdi de 17. kez arıyordum. Fakat hiçbir aramama cevap vermediği gibi bu aramama da cevap vermiyordu. Korku, ardımda bıraktığım her saniye vücudumu çepeçevre sarıyor ve beni ağlarıyla örerek ele geçiriyordu. Beste kazara telefonunu açık bırakmış ve konuştuğumuz her şeyi Enis’in duymasına sebep olmuştu. Bunun için sadece bir dakika da benden yüzlerce kez özür dilese de ona kızmadığım için ve özür dilemesini gerektirecek bir durum olmadığı için hiçbir özrünü kabul etmemiştim. Sonuçta telefonunun açık kalmasını istememişti. Enis ise telefonu kapatmak yerine bizi dinlemiş ve Savaş’la birlikte olduğumu öğrenmişti.

Aramanın hala sürüyor olduğunu anladığımızda ne Beste ne de ben yerimizden dahi kıpırdamamıştık. Birkaç dakikalık süren şoku üzerimizden attığımızda ise Enis’in aramayı sonlandırmasına şahit olmuştuk. Bunun hemen sonrasında Beste Enis’i aramıştı ama Enis telefonunu açmamıştı. Duyduklarını Aras’a anlatmasından korktuğum için Bestelerde çok fazla zaman kaybetmeyip çantamı ve ceketimi alır almaz oradan ayrılmış ve bir taksiye binerek taksi şoförüne Aras’ın evinin adresini vermiştim.

Taksi şoförü, yaptığım onlarca ikazın ardından hızını biraz arttırmıştı. Enis, Aras’ın en yakın dostuydu. Hatta tek dostu bile diyebilirim. Böyle bir şeyi Aras’tan asla ama asla saklamayacağını, şu anda duyduklarını ona anlatmak için yolda olduğunu biliyordum. Belki de çoktan Aras’ın yanına varmış ve ben her şeyi söyleyemeden önce Aras’a Savaş’la birlikte olduğumu anlatmıştı. Bunun olmasını istemiyordum. Aras’ın benden başkasından öğrenmesini istemiyordum.

Enis bundan öncekilerde olduğu gibi bu aramamı da cevaplandırmadığında telefonumu titreyen ellerime aldırış etmeden pantolonumun ön cebine soktum ve ardından da kollarımı birbirlerine sıkıca doladım. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki. Aras ondan sakladığım sırrımı öğrendiğinde benden nefret bile edebilirdi. Beni sevmeyebilir, terk edebilirdi. Ve ben onsuz geçirdiğim koca iki ayın ardından yeniden ona kavuşmuşken, onun kokusuyla sarmalanmış, sevgisiyle iyileştirilmişken bir kez daha ondan ayrı kalmaya asla ama asla dayanamazdım.

Taksi, bana asırlar sürmüş gibi gelen bir sürenin ardından Aras’ın evinin önünde durduğunda taksimetrede yazan ücretimi ödedim ve para üstünü beklemeden hızlı bir şekilde taksiden inerek koşar adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Göğsüm sıkışıyor, nefes almakta güçlük çekiyordum. Öyle çok korkuyordum ki. Genelde korktuğum zamanlarda bu durumla sık sık karşılaşırdım. Nefes almak benim için çok güçleşirdi. Tıpkı Savaş’la ilk tanıştığım zamanlarda olduğu gibi. Onun beni öldüreceğini sanmış ve korkudan bayılmıştım. Şimdi ki korkum da bir o kadar fazlaydı. Her an düşüp bayılabileceğimden, her şey için geç kalmış olabileceğimden korkuyordum.

Çaldığım kapının açılmasını beklerken bu bekleyiş korkumu daha da arttırıyordu. Ya Enis benden önce davranarak gelmiş ve Aras’a duymuş olduklarını anlatmışsa? Başımı iki yana sallayarak düşüncemden sıyrıldım ve bunu reddettim. Böyle bir şey olamazdı. Olmamalıydı. Aras’a bunu söyleyen kişi ben olmalıydım. Sadece… Sadece şimdi bunu söylemek için kendimi hazır hissetmiyordum. Her şey mükemmelken bu mükemmelliği bozmak, ne kendimi ne de Aras’ı bundan mahrum bırakmak istemiyorum.

Affet BeniWhere stories live. Discover now