20. BÖLÜM ♧ TESADÜF

32.4K 1K 125
                                    

Yeni karakterimiz Savaş'ın yani Azra'nın tabiriyle nam-ı diğer Psikatil'in parodi hesabı açılmıştır. Bölüm ithafı Savaş'a. İsterseniz takip edebilirsiniz. Ayrıca diğer tüm karakterlerimizin de hesaplarını profilimden rahatlıkla bulabilirsiniz. Bahsettiğim gruba katılmak istiyorsanız da bana çekinmeden mesaj atabilirsiniz. :) 

Playlist: Bob Dylan - Knockin' on Heaven's Door 

Multimedya: Savaş & Azra - Aras & Azra 

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Umursamamak, mutluluktur.” – Güven Akgün

“Onu affetmeyi hiç düşündün mü?”

Danışmanım Aslı Hanım’ın ağzından çıkıp kulağıma ilişen kelimelere hiçbir anlam veremiyordum. Yaklaşık olarak bir saati aşkın bir süredir buradaydım ve ilk kez ondan hiç çekinmeden her şeyimi anlatmıştım. Annemin ve en yakın arkadaşlarımın benden gizlediği gerçekleri, babamın yıllar sonra hiçbir şey olmamış gibi karşıma çıkmasını, sevdiğim ilk erkeğin hayatımı nasıl alt üst ettiğini, bana oynadığı oyunu… bana dair ne varsa, şuanda burada olmama neler yol almışça Aslı Hanım’a her şeyimi anlatmıştım. Ama o şimdi bana onu affetmeyi düşünüp düşünmediğimi soruyordu. Beni dinleyip dinlemediğinden emin olamıyordum. Belki de sadece dinliyor gibi yapıyordu.

Bir süre sonra herhangi bir cevap vermemiş olduğumu anladığımda Aslı Hanım’ın sorusunu “Düşünmedim.” diye yanıtladım. “Düşüneceğimi de hiç mi hiç zannetmiyorum. Sanırım konuştuğum süre zarfı boyunca beni dinlemediniz.”

“Seni gayet iyi dinledim, Azra.”

“Öyleyse nasıl oluyor da bana onu affedip affetmeyeceğimi soruyorsunuz. O benim hayatımı mahvetti. Beni yok etti. Her şeyimi elimden aldı. Onu nasıl affedebilirim ki? Ondan nefret ediyorum!”

Aslı Hanım sırtını koltuğuna yasladığında kollarını göğsünde kavuşturup gözlüklerini çıkartarak masasının üzerine bıraktı. “Nefretin beraberinde acıyı da getirdiğini biliyor musun?”

“Bilmiyorum. Çünkü hissetmiyorum. Hissettiğim tek şey nefret. Daha fazlası ya da daha azı değil. Bütün duygularımı, hislerimi yitirdim. Geriye sadece ona duyduğum nefretim kaldı.”

Aslı Hanım başını beni anladığını belli edermişçesine salladı ama açıkçası beni anladığından şüpheliydim. “Pekâlâ,” diye fısıldadı elinde tuttuğu pilot kalemi parmaklarının arasında döndürüp dururken. “O olaylardan sonra onunla hiç karşılaştın mı?”

“Evet.” dedim sessizce. “Konuştunuz mu peki?” diye sorduğunda başımı evet dercesine salladım. Aslı Hanım bunun üzerine “Sana ne söyledi?” diye sordu.

“Bütün bunları bana neden soruyorsunuz? Onun ne dediği neyi değiştirecek?”

“Sadece bilmem gerekiyor. Onu hiç dinledin mi Azra?”

“Hayır!” diye bağırdım. Sesimin yüksek tonu beni de şaşırtmıştı ama buna engel olamamıştım. “Hayır.” dedim daha kısık bir sesle. “Onun yalanlarını daha fazla dinlemek ya da bilmek istemiyorum. Bana ne dedi biliyor musunuz? Seni seviyorum, dedi. Ama yalan söylüyordu. Aras beni hiç sevmedi. Ben onu kendi canımdan bile çok severken o sadece benimle oynadı. Ben onun için gözyaşı dökerken o benim arkamdan kahkahalarla güldü. İşte bu yüzden ondan nefret ediyorum. Bana, beni seviyormuş gibi hissettirdiği, en güzel günlerimi yaşadığımı sanırken aslında bana hatırladıkça canımı acıtacak olan en kötü günlerimi yaşattığı için. Aras’ın hiçbir kelimesinin benim için bir anlamı yok artık. Ne yaparsa yapsın, ne kadar yalan söyleyip ne kadar iyi rol oynarsa oynasın bundan sonra onu asla affedemem. Affetmeyeceğim.”

Affet BeniWhere stories live. Discover now