9. BÖLÜM ♧ KORKU

32.4K 1.1K 92
                                    

Playlist: Tokio Hotel - Pain of Love 

Multimedya: Aras ve Enis'in kalp krizi etksisi yaratan fotoğrafları. ♥

İyi okumalar! 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“İnsan bir şeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar. – Dostoyevski

9 Ocak Perşembe, 2014.

Onu görmeden geçirdiğim beş günün ardından bugün altıncı güne uyanmıştım. Beş gündür ondan doğru düzgün haber bile alamıyordum. Her sabah onu bugün göreceğim niyetiyle kalksam da kendimi gün sonu yine evde, boş bir içki şişesiyle buluyordum. Başım çatlayacakmış gibi hissediyordum. Kolumu kıpırdatacak halim yoktu. Geceleri zaten doğru düzgün uyuyamıyordum. Ne hale geldiğimi ben bile bilmiyordum. Tek bildiğim kendimi son derece tükenmiş, yorgun ve bomboş hissettiğimdi.

Dün gece koltukta sızıp kaldığımdan dolayı her bir yanım ağrıyordu. Yattığım yerde dikleştiğimde başıma feci bir ağrı saplandı. Bir şişeyi tek başıma bitirince böyle oluyordu. Önümü zar zor görüyordum. Acilen bir duş almam gerekse de kımıldamamaya devam ediyordum.

Avucumun içindeki metali hissettiğimde sıkıca yummuş olduğum avucumu açtım. Azra’ya yılbaşı gecesi kutlamaya gitmeden önce verdiğim kolye bütün zarafetiyle avucumun içinde duruyordu. O gece, oyunu öğrendiğinde kolyeyi asılı duran boynundan çekip ayaklarımın dibine atmıştı. Beni dinleseydi, öylece çekip gitmeseydi ona her şeyi anlatabilirdim. Amacımın ilk başta sadece canını acıtmak olduğunu ama daha sonradan farkına varamadan onu sevdiğimi, ona bağlandığımı anlatabilirdim. Fakat bunları yapmama izin vermeden çekip gitmişti. Onunla konuşmama izin vermemiş, yüzüme bile bakmamıştı. Şimdi ise benden nefret ediyordu. Zaten canımı yakanda buydu. Benden nefret ettiğini bilmek korkunçtu. Bütün bunları hak etmiyor değildim. Yaptığım her şeyin cezasını bana onsuzlukla ödetiyor gibiydi.

Zor da olsa bir süre sonra koltuktan kalkmayı başardım. Başımın ağrısı hala benimleydi. Midem bulanıyordu. Kendimi kız gibi hissediyordum. Birazdan mırın kırım edersem hiç şaşırmazdım doğrusu. Merdivenin basamaklarını duvardan destek alarak yavaş yavaş çıktım. Odama vardığımda üzerimdeki tişörtümü çıkartıp bir köşeye fırlattım. Banyoya gidene kadar üstümdeki diğer eşyalardan da kurtulmuştum. Suyu ayarlar ayarlamaz küvetin içine girdim. Ilık su, başımdan aşağı doğru akarken gözlerimi yumdum. Keşke vücuduma teğet geçen her bir damla benden bir şeylerin acısını ya da pişmanlığını alıp götürebilseydi. Yaptığı tek şey bedenimi biraz olsun gevşetmekti. Daha derine inemiyor, ruhuma dokunamıyordu.

Sıcak suyun tamamını bitirinceye kadar duşta kalmıştım. Su tamamen soğuduğunda ve vücudum daha fazla soğuğa karşı direnemeyip titremeye başladığında duştan çıkıp bir havluya sarınarak odama geçtim. Vücudumdaki su damlalarını havluyla yok edip altıma çamaşırımı ve daha önce Azra’nın giyinmiş olduğu gri eşofmanımı giyindim. Hala kılımı kımıldatacak halim olmadığından kendimi yatağa attım. Sağa doğru dönüp cenin pozisyonu aldığımda komodinimin üzerindeki çerçeveye uzanıp elime aldım. Azra ve benim tepede çekindiğimiz fotoğraflardan biriydi. Bu fotoğraf daha öncesinde değil de şimdi bana çok daha gerçek geliyordu. Çünkü elimdeki bu fotoğrafa baktığımda yıllar önceki beni görebiliyordum. Yüzümdeki bu gülümseme bir oyundan ibaret olamayacak kadar gerçekti. Beni o şekilde gülümsetmeyi başaran da oydu. Bir zamanlar sahip olduğum ama şimdi olamadığım. Bir zamanlar değerini bilmediğim ama kaybettiğimde değerini anladığım. Bir zamanlar hislerimden emin olamadığım ama şimdi sevdiğimden emin olduğum.

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin