26. BÖLÜM ♧ DÜĞÜM

28.6K 991 66
                                    

Playlist: The Kill ( Bury Me ) - 30 Seconds to Mars

Multimedya: Karakterlerimiz. ♥

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Kimse geçmişini geri satın alabilecek kadar zengin değildir.” – Oscar Wilde

BESTE ÖZKARA

“Beş dakika sonra oradayım.”

Telefonuma Berkay’dan gelen bu mesajın ardından gelişi güzel bir şekilde uzandığım yatağımdan kalktım ve birbirine girmiş saçlarımı boy aynamın karşısında hızlıca tarayıp telefonumla çantamı aldıktan sonra odamdan aynı hızla çıktım. Salonda öğle haberi izleyen babama ve fasulye ayıklayan anneme çıktığımın haberini verip ikisine de öpücük yolladıktan sonra ayaklarıma ayakkabılarımı geçirip Berkay’la buluşmak üzere evden ayrıldım.

Apartmanın merdivenlerini teker teker yavaşça inmemin ardından geniş demir kapısından geçerek apartmanın önündeki taşa oturdum ve bir an önce Berkay’ın gelip beni almasını bekledim. Onu beklerken bir yandan da nasıl bu hale gelebildiğimizi düşünüyordum. Ne zaman bir suçlu arasam ibrenin ucu sürekli beni gösteriyordu. Evet, suçlu bendim. Azra’dan, en yakın arkadaşımdan bilmesi gerekirken gerçeği saklamıştım. Eğer ki geçmişe gidebilme şansım olsaydı annem ve Nurgül teyzenin konuşmalarını duyduğum o ana gitmek isterdim. O zaman yaptığım hatayı yapmaz ve Azra’ya gerçeği söylerdim ve böylelikle de birbirimizden hiç kopmazdık.

Azra her ne kadar bizi affettiğini söylese de ben henüz bunu tam anlamı ile gerçekleştirdiğine inanmıyordum. Hala sindiremediği bir şeyler vardı. Eskisi gibi değildi. O olaydan sonra bir kez olsun bile güldüğünü görmemiştim. Eskiden parıl parıl parıldayan gözleri şimdi bomboş ve yaşlarla doluydu. Berkay’a da bana da hiç olmadığı kadar mesafeli davranıyordu. Eskiden üçümüzde et ve tırnak gibiydik. Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez, bütün günlerimizi bir arada geçirirdik. Ama şimdi Azra aramıza öyle büyük bir mesafe koymuştuk ki ne zaman Berkay’la ona ulaşmaya çalışsak o mesafeyi daha da arttırıyordu. Bizim ona doğru attığımız her bir adımın ardından o geriye doğru bir adım atarak bizden daha fazla uzaklaşıyordu.

Okulun kapanmasının üzerinden neredeyse bir hafta geçmesine rağmen bu süreç içinde onu hiç görmemiştim. En son cuma günü, birlikte Hayal’e gittiğimizde görmüştüm onu. O günden sonra da görüşmemiştik. Evine ne zaman uğrasam Nurgül teyze dışarı çıktığından bahsediyordu. Evden erken saatte çıkıyor geç saatte geri dönüyordu. Birbirimiz hakkında her şeyi bilirken şimdi onun nerede ya da kiminle birlikte olduğunu bilmiyordum ve bunu bilmemek sinirlerimi bozuyor, benim pişmanlıkla kavrulmama neden oluyordu.

İki kez peş peşe çalan korna sesini duyduğumda başımı eğdiğim yerde kaldırdım ve bana doğru hızlı bir şekilde yaklaşan Berkay’ın arabasını gördüm. Birkaç saniyenin ardından arabasını apartmanın tam önünde durdurduğunda arabadan indi ve yanıma büyük adımlar atarak geldi. Uzattığı elini tuttuğumda oturduğum yerden kalkıp kollarımı sıkıca ona doladım. “İyi ki geldin.” Sesim bir fısıltıdan farksız çıkarken Berkay ellerini sırtımda aşağı yukarı kaydırmaya başladı. Bir süre birbirimize sarılı kaldıktan sonra beni kendinden hafifçe uzaklaştırdı ve dudaklarını alnıma bastırıp kolunu omzuma attı.

“Sesin telefonda çok kötü geliyordu. İyi misin?”

Başımı hayır dercesine iki yana salladım. Berkay bana biraz daha sarıldı. Onun varlığı daha güçlü durmama neden oluyordu. “Söyle bakalım, nereye gitmek istersiniz küçük hanım? Bütün gün emrinizdeyim.”

Affet BeniDonde viven las historias. Descúbrelo ahora