1. BÖLÜM ♧ YOK OLUŞ

78K 1.9K 242
                                    

Selamlar. :)

Lütfen, notumu okur musunuz?

Sev Beni'nin ikinci ve devam kitabı Affet Beni'nin ilk bölümü ile yeniden birlikteyiz. SB'ye başlarken ikinci bir kitap aklımda olmamasına rağmen şimdi burada, ikinci bir kitapla yeniden sizlerle birlikteyim. Şu ana dek sahip olduğum en güzel, en iyi okuyucularımsınız. Hepinize tek tek milyon kez teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız ♥

Affet Beni'de yeni karakterlerle tanışacağımızı söylemiştim. Karakterlerimizden birinin daha önce Sev Beni'de adının geçtiğini de bildirmişitm sizlere. Bu kişinin kim olacağı ile ilgili tahminlerinizi istiyorum. 

Multimedya'da kuzenim Sinem'in Affet Beni için yaptığı harika, muhteşmen ötesi ve beni ağlatmayı başaran bir tanıtım klibi var. Lütfen, emeğinin karşılığını verip izler ve yorum yapar mısınız? Rica ediyorum sizlerden. En azından bir bakın. Hem klipte aramıza yeni katılacak olan karakterlerimizden birini göreceksiniz. ;) 

Kitabımın ilk bölümünü söz verdiğim gibi Efsane'ye ( @dreamer35_ ) ithaf ediyorum. O güzel yorumlarınızı benden esirgemeyip hikayeye oy vermeyi unutmayın. Yeni bölümde görüşmek üzere. Kocaman öpücükler ve iyi okumalar! ♥

Playlist: Alicia Keys - If I Ain't Got You

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Af, insanlık dilinin en tatlı kelimesidir.” – Victor Hugo

Zaman ve mekân kavramını tamamen yitirmiştim. Gözlerim bir yere ya da bir şeye odaklanmıştı. Ne olduğunu bilmiyordum. Sesler işitiyordum ama hiçbir kelimeye bir anlam yükleyemiyordum. Bütün sesler birbirlerine karışmış gibiydiler. Yıllarca, bir kez olsun bile akıtmadığım gözyaşlarım bugün korkuma, çaresizliğime ve pişmanlığıma yenik düşerek esir tutuldukları gözkapaklarımdan bir şekilde kaçmayı başararak yanaklarımı ıslatmışlardı. Annem öldükten sonra tek bir damla bile gözyaşı akıtmamışken şimdi onu kaybedebileceğim ihtimalini düşündükçe, yıllarca birikmiş olan yaşlarım büyük bir hücumla gözlerime doluyorlardı, ardından da yanağımdan aşağı doğru usulca kayıyorlardı. Yaşlarımın yanaklarımda yarattığı ıslaklığı onun kanının bulaşmış olduğu elimle kuruladım. Muhtemelen kanı şimdi yanağıma da bulaşmıştı ama aldırış etmedim. Aklımda sadece o vardı şu anda. Deli gibi korkuyordum; çünkü onu kaybetmek istemiyordum. Çok fazla çaresizdim; çünkü o içeride yaşam savaşı verirken ben elim kolum bağlı burada duruyordum. Bütün yaptıklarım, bütün yaşattıklarım için pişmandım; çünkü bilmeden âşık olduğumu, en değerliğimi, belki de ruhumu kaybetmiştim.

Nefes almanın bir insanın canını hiç bu kadar acıtabileceğini zannetmezdim. Aldığım her nefesin ardından sanki içimdeki bütün organlarımı biri avuçluyormuş gibi hissediyordum. Sırtıma bir hançer saplanıyor, gittikçe daha da derine batıyordu. Ona yaşattığım bu acının bedelini ödüyordum sanırım. Göğsümün tam ortasına bir acı saplanıyor, gittikçe büyüyerek bütün bedenimi esir alıyordu. Gözyaşlarımın tuzlu tadını dudaklarımın üzerinde hissedebiliyordum. Sırtım hastanenin duvarına dayalı bir şekilde yerde oturuyordum. Bacaklarımı kendime doğru çekmiş, dirseklerimi dizlerimin üzerine dayamıştım. Azra’yı hastaneye getirdiğimden bu yana kaç dakika geçti bilmiyordum. Dediğim gibi zaman kavramını tamamen yitirmiştim. Hiç kimse gelip de bana bir şey demiyordu. Kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. İşe yaramaz herifin tekiydim. O, içeride acı çekerken hiçbir şey yapamıyordum. Acısını dindirebileceğim bir şey olsaydı hiç düşünmeden bunu yapardım. İmkânsız diye bir şey yok diyenler, imkânsız diye bir şey yoksa onun acısını bir çırpıda alıp götürebilir misiniz? Beni affetmesini sağlayabilir misiniz? Zamanı geri alabilir misiniz? Hayır. Bunlar yapılması mümkün olmayan şeylerdi. İmkânsız diye bir şey vardı. Hep olacaktı.

Affet BeniWhere stories live. Discover now