53. BÖLÜM ♧ ACI

20K 770 124
                                    

Playlist: He Is We - I Wouldn't Mind

Multimedya: Savaş&Azra. ♥

İyi hafta sonları ve iyi okumalar! Benden de kocaman öpücükler. 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Hiçbir şeyden asla vazgeçme. Vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir.” – Abraham Lincoln

“Ama bu haksızlık!”

“Yenilgiyi kabul etmek zorundasın zeki.”

Savaş’a gözlerimi devirip baktım ve omuzlarımı iki kez art arda silktim. Savaş yarım ağız gülerek kapattığı tavlanın üzerine dirseklerini dayadı. Kahverengi saçlarının birkaç tutamı alnına düşmüştü. Yüzüne vuran güneş, güzel yüzünü aydınlatıyor, kahverengindeki gözlerinin ışıldamalarına neden oluyordu. Vuran her dalganın sonrasında havayı mükemmel bir deniz kokusu dolduruyordu. Sahil karşısında küçük bir kafeydi burası. Savaş’la iki saati aşkın bir süredir beraberdik. Yaklaşık kırk beş dakikadır ise buradaydık ve bu kırk beş dakika boyunca Savaş bana nasıl tavla oynayacağımı öğretmek için çabalamıştı. Üç kez deneme yapmıştık. Asıl oyunumuzda ise kaybetmiştim. Yani sonuç sıfırdı.

“Kız tavlası oynasaydık kazanırdım.” dedim Savaş’a bakarken. Savaş’ın bildiği ve benim bilmediğim bu oyun çok zordu. Hiçbir kuralı anlayamamıştım bile.

“Kız tavlası mı?” diye sordu Savaş kaşlarını çatarken. “Kız tavlası mı kaldı bu devirde Allah aşkına?”

Yenilgiyi kabul etmemeyi sürdürürken “Çok saçma bir oyun bence.” diye mırıldandım. Savaş’ın yüzündeki gülümseme artış gösterdi. “Saçma falan değil. Sadece birazcık şans ve zekâ gerektiriyor o kadar.”

“Zekâ, öyle mi? Sen bana bir şey ima etmeye mi çalışıyorsun?”

Savaş ellerini havaya kaldırıp omuzlarının hizasında durdurdu ve başını hızla iki yana sallayıp “İma mı?” diye sordu. “Onu da nereden çıkarttın? Sen tanıdığım en zeki insansın, zeki.”

Yalandan güldüm. “Ha-ha-haa. Çok komiksin. Buralarda harcanıyorsun yemin ederim.”

“Haklısın. Beni Hollywood’dan aşağısı kesmez.”

Savaş göz kırptığında gözlerimi devirdim. “Hah,” diye mırıldandım. “Sen ve senin şu kendinden büyük egon.”

Masanın üzerinde kapalı duran tavlayı Savaş elinin altına aldığında “Bir kez daha oynamaya var mısın?” diye sordu.

“Kız tavlası oynayacaksak varım. Ya da yokum.”

“Tabii sen de haklısın. Kız tavlası zekâ gerektiren bir oyun değil.”

Elimin altında duran peçeyi Savaş’a doğru attım. Peçete yüzünden kucağına düşerken “Savaş!” diye tısladım adeta dişlerimin arasından. Savaş yeniden ellerini havaya kaldırarak “Tamam. Tamam, sadece şaka yapıyorum.” dedi.

“Konuşmada pulları diz.”

Savaş başını eğip güldüğünde bende onun gülüşüyle birlikte gülümsedim ve beyaz renkteki pulları kendi tarafıma dizdim. Sağdan üçerli başladım. İlk üç pulu ilk üçgen şeklinin üzerine dizdim. İkincisine ve üçüncüsüne de üçer tane pul koyduktan sonra geriye kalan üç üçgenin içine de ikişer tane pul koydum. Zarlardan bir tanesini avucumun içine aldığımda “Ben hazırım.” dedim Savaş’a. Savaş’ta kısa bir süre sonra pullarını dizmeyi bitirdiğinde diğer zarı benim gibi avucunun içine aldı ve “Ben de.” diye fısıldadı.

Affet BeniWhere stories live. Discover now