44. BÖLÜM ♧ MUM IŞIĞI

23.4K 766 84
                                    

Sürpriz! 

Herkese selamlar. Bölümü cuma günü bekliyordunuz ama ben gene erkenden yayımladım çünkü bölüm yayımlayabileceğim bir imkan kazandım. Zamanınızı çok fazla almak istemiyorum. Hepinizi çok çok seviyor ve kocaman öpüyorum. Ayrıca şimdiden Kurban Bayramınızı kutlarım. ♥

Playlist: Wolf Larsen - If I Be Wrong

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Canın yandığında koştuğun adam da canını yakınca, nereye gideceğini bilmiyor insan.” – Suskunlar

Onca haftanın ardından Aras’a bu kadar yakın olmak karanlığa boğulmuş olan ruhumu bir mum ışığıyla aydınlatmıştı sanki. Ruhum belki de hep aydınlık kalabilirdi. Aras’ı kendimden uzaklaştırmamış olsaydım, sürekli onu sevdiğimi inkâr edip durmasaydım şimdi beyazlığımı koruyor olabilirdim. Ama bütün bunları yapmamış, aksine beni aydınlatan mum ışığımı kendi ellerimle gözümü dahi kırpmadan söndürmüştüm.

Fakat şimdi Aras söndürmüş olduğum o mumu yeniden yakmıştı. Mumdan yayılan ışık ağır ve yavaş hareketlerle içimi aydınlatıyordu. Ona yakın olduğum her an biraz daha artıyordu mumun ışığı. Aras’ın benim her şeyim olduğunu söylerken yalan söylemiyordum. Aras beni aydınlatan ışığım, yolumu bulmamda yardımcı olan pusulam, yanındayken huzuru hissettiğim sevgilimdi. Aras’la iken diğer hiçbir şeyi düşünmeme gerek kalmıyordu. Çünkü nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir türlü bana her şeyi vermeyi başarıyordu.

Aras kötü ile iyinin birleşimiydi. Bana hem kötülüğü yaşatmıştı hem de iyiliği. Hem korkunç günler geçirmemi sağlamıştı hem de daima beni mutlu hissettirecek güzel günler geçirmemi. Bütün olanlara rağmen, çektiğim bütün acılara, kendime yaptığım bütün o korkunç şeylere rağmen Aras şu ana kadar başıma gelen en güzel şeydi. Beni paramparça etmiş olsa da ondan vazgeçemiyordum. Onsuz olmak istemiyordum.

“Onu seviyorum ve bir gün onunla evleneceğim.”

Aras’ın Süreyya ablaya söylemiş olduğu bu sözü onun için getirmiş olduğum su dolu bardağın ellerimin arasından kayarak yere düşmesine ve cam kırıklarının etrafa saçılmasına neden olmuştu. Bir gün onunla evleneceğim… Bunu Aras’ın ağzından duymak beni tuhaf hissettirmişti. Aynı anda birçok duygu ruhumu esri altına almıştı. Hem şaşırmış, hem korkmuş, hem de mutlu olmuştum.

Bazı anlar oluyordu ki bütün bu olanların tıpkı Aras’ın da düşündüğü gibi rüya olmasından korkuyordum. Bir gün uyanacaktım ve kendimi yine odamda, gözyaşlarıma boğulmuş bir şekilde, Aras’ın yokluğunun acısını çekerken bulacaktım. Bu yüzden her uyuduğumda uyandığım zaman aynı şekilde devam etmeyi diliyordum.

Aras’ın Süreyya ablaya yapmış olduğu ve benim kalbimi durduran o itirafından sonra kırmış olduğum bardağın cam kırıklarını toplamak için yere eğilmiştim. Ellerim dâhil bütün bedenim heyecanıma yenik düşerek kontrol edemeyeceğim bir şekilde titriyordu. O an ne yapmakta olduğumu bilmiyordum bile. Düşünme yetimi tamamen kaybetmiştim.

Süreyya abla ve Aras, cam kırıklarını toplamayı bırakmam gerektiğini söyledikten birkaç dakika sonra sözlerine itaat etmiş ve çöktüğüm yerden kalkarak hızla banyoya girmiştim. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki. Bu kadar hız kalbim için fazlaydı. Yere yığılıp bayılacağımdan korkuyordum. O sırada Aras banyonun kapısı açmış ve içeri girmişti. Parmağımdaki kesiği fark ederek kesiğin üzerini yara bandıyla kapatmış ve yüzüme bulaşan kanı silmişti.

Affet BeniWhere stories live. Discover now