Gelecek Bölümlerden Kesitler - 2 ;)

19K 463 12
                                    

41. Bölümden;

Mutluluk.

Bir zamanlar yabancısı olduğum bu duygu şimdi bütün bedenimi esri altına almış, her bir hücremi kendiyle kaplamıştı. Yüzümde sürekli anlam veremediğim bir gülümseme oluyordu. Kalbim, mutluluğumun nedeniyle hızlı bir şekilde atıyordu hiç durmadan. Hissediyor olduğum bu mutluluk bana fazlaydı. İçime bir türlü sığmıyordu.

Aras’ın uyanmasının üzerinden koca iki gün geçmişti. Bu iki günün neredeyse tamamını uyuyarak geçirmişti ve ben o uyurken bir an olsun bile yanı başından ayrılmamış, daima yanında kalmıştım. Tıpkı şu anda da olduğu gibi.

Aras sadece santimlerce ötemde yummuş olduğu kömür karası gözleriyle ve aralı duran dudaklarıyla uykudaydı. Onu uyurken izlemek hoşuma gidiyordu ama tercihim kömür karası gözlerinin gözlerime değmesiydi. Aras bana bakınca her şey, herkes yok oluyordu. Sanki bir tek o ve ben kalıyorduk bu kocaman dünyada. Aras yanımdayken kimseye ihtiyacım olmuyordu. Çünkü istediğim ne varsa bir şekilde hepsini vermeyi başarıyordu. Ben mutluluğu, aşkı onunla hissedebiliyordum. Bir tek Aras beni özel hissettiriyordu.

Koca iki ay. Geçmek bilmeyen, her gün bir önceki günden daha çekilmez olan, kâbuslarla uyandığım, gözyaşlarımla uyuduğum koca iki ay onu kendimden uzaklaştırmış, kendim dâhil çevremdeki diğer herkesi kandırmıştım. İki ay oldukça uzun bir süreydi ve ben o iki ayı Aras olmadan nasıl geçirdim bilmiyorum. Hala Aras’a karşı güven eksikliğim olsa da onu sevdiğimi biliyorum. Onu seviyorum ve ondan daha fazla ayrı kalmak istemiyorum.

Aras’ın kollarında olmanın bana verdiği mutluluğu ve huzuru yeniden hissetmişken ve buna ta en başından beri ne kadar fazla ihtiyaç duyduğumu anlamışken benden bir kez daha kopmasına asla izin vermezdim. Benim onun dediği gibi artık bembeyaz olmadığımı öğrendiğinde her şeyin bozulacağından deli gibi korkuyordum. Hayatımın sonuna kadar yaptığım hatayı Aras’tan saklayamayacağımı biliyordum ama ona bunu nasıl söyleyeceğimi, söyledikten sonra bana hala aynı şekilde bakıp bakmayacağını bilmiyordum ve bunu bilmediğim için, onu yeniden kaybedebileceğim ihtimalinin var olduğunu bildiğim için korkuyordum. Hem de çok fazla korkuyordum.

Dudaklarımın arasından engel olamadan bir hıçkırık döküldüğünde elimi hızla dudaklarımın üzerine örttüm. Aras’ı uyandırmak istemiyordum. Ama sanırım bunun için geç kalmıştım çünkü Aras’ın anlamadığım bir şeyler mırıldandığını ve gözlerini kırpıştırdığını gördüm. Oturuyor olduğum koltuktan geriye doğru kayarak sırtımı koltuğa yasladığımda bacağımı diğer bacağımın üzerine attım ve ıslanan yanaklarımı hızlı bir şekilde elimin tersiyle kuruladım. Beni ağlarken görmesini istemiyordum. Hayatımda daha fazla gözyaşı olsun istemiyordum ama biliyorum ki bu imkânsız gibi bir şeydi.

“Azra.”

İsmimi Aras’ın güçsüz ses tonundan işittiğimde yüzüme örttüğüm ellerimi yüzümden ayırdım ve az önce ağlıyor olduğumu anlamaması için sessizce dua ettim. Yüzünde yaralar olsa da bir şekilde gene beni büyülemeyi ve mükemmel gözükmeyi başarıyordu. Oturduğum koltuktan öne doğru kaydığımda gözlerinin içine baktım ve “Buradayım.” diye fısıldadım.

Aras bir süre hiçbir şey demeden sadece doğrudan gözlerimin içine baktı ve ardından da güçlükle yattığı yerden sağa doğru kayarak yatağının bir kısmını boş bıraktı. “Yanıma uzan.”

Aras’ı başımla onayladığımda oturduğum koltuktan kalktım ve Aras’ın benim için boş bırakmış olduğu yere uzanıp ona doğru döndüm. Başımı göğsüne yasladım. Sol bacağı incinmiş olduğu için bacağına değmemeye dikkat ediyordum. Doktoru bir süre bacağını çok sık hareket ettirmemesi gerektiğini söylemişti. “Burada olduğun için o kadar mutluyum ki. Yeniden benimle, yanı başımda, kollarımın arasında olmana. İyi ki buradasın.”

Affet BeniWhere stories live. Discover now