32. BÖLÜM ♧ YABANCI

28.7K 900 148
                                    

Playlist: Noora Noor - Forget What I Said 

İyi okumalar!

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçecekmiş gibi gelecek. Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek.” – Cesare Pavese

Hem bedenim hem de ruhum kötü bir şekilde sarsılmıştı. Öyle ki artık koca bir enkazdan ibarettim. Paramparça olmuştum ve bütün parçalarım birbirlerinden uzak bir şekilde etrafa saçılmışlardı. Onlara uzanmak, yeniden bir araya getirmek istesem de bir türlü yetişmeyi başaramıyordum. Fakat Savaş’la tanıştığım günden bu yana sanki kendimi daha iyi hissediyordum. Savaş bir şeyleri unutmamda bana yardımcı oluyordu. Onunda zamanında benim gibi, hatta belki de benden çok daha fazla acı çektiğini öğrenmiştim bugün. İkimizin de acı çekmiş olması ve acıya dayanamayıp ölümü göze almayı tercih etmemiz bizi birbirimize yakınlaştırıyordu. Ben onu anlayabiliyordum o da beni.

Savaş’ın yanındayken farklıymış gibi davranmama gerek kalmıyordu. Ne isem o oluyordum. Mutluymuş ya da güçlüymüş gibi rol yapmıyordum. Kendim gibi olmak, asıl olduğum kişi gibi davranmak beni rahatlatıyordu ve ben bir tek bunu onun yanındayken yapabiliyordum.

Bugün evinde kalmama izin verdiği için, bana geçmişinin kapılarını açıp o kapılardan girmeme izin verdiği için ona minnettardım. Onun hakkında şimdi çok daha fazlasını biliyordum. Savaş’ı ilk gördüğüm günü anımsadım. Elinde bir silah, karşısında yüzü yara beri içinde bir adamla birlikteydi. O gün gözüme o kadar korkutucu gelmişti ki onun bir katil olduğunu düşünmüştüm. Ama aslında öyle değildi. Aksine öyle kocaman bir yüreği vardı ki. Bunu bana geçmişinden söz ettiğinde anlamıştım. Yaşadıkları korkunçtu. Babası öz kızını öldürmüştü. Annesini yıllarca görmemiş, haber alamamıştı. Ona evini açan adam üç ay önce biri tarafından öldürülmüştü ve ben o gece Savaş’ı katile götürecek olan tek adamın elinden kaçmasına neden olmuştum.

İçim suçluluk duygusu ile kaplanıverdi bir anda. Eğer şimdi ki aklım olsaydı o taşı Savaş’ın kafasına atmaz ya da hiç o sokağa girmezdim. Zaten Savaş’ın adamı öldürmeyecek olduğunu öğrenmiştim. Her şeyi mahvetmiştim. Ama eğer o gün o sokağa girmeseydim ya da o taşı Savaş’a atmayıp o adamı kurtarmaya çalışmasaydım şimdi burada olmazdım. Savaş’ı hiç tanımamış olurdum. Böylesi çok daha kötüydü. Onunla tanıştığım için memnundum. Savaş beni iyi hissettirmeyi başarıyordu.

Saatlerdir düşüncelerimle boğuşmak beni yorgun düşürdüğünde üzerimdeki yorgana biraz daha sarılıp odanın kapısına doğru döndüm ve gözlerimi kapının arkasında asılı duran, Savaş’a ait siyah renkteki polara diktim. Savaş bugün evinde kalmama izin vermesinin yanında bir de koltukta yatmam yerine yatağında yatmama da izin vermişti. Ona koltukta yatabileceğimi söylememe rağmen beni dinlememişti. Şimdi ben burada onun yatağındayken, o salondaki koltuklardan birinin üzerine kıvrılmıştı ve muhtemelen çoktan uykuya dalmıştı. Bende bir süre sonra kendimi yabancı bir yatağın içinde uykunun kollarına teslim etmek için gözlerimi yumdum.

***

Yabancı bir yatakta yeni bir güne gözlerimi açtığımda bir süre hiç kımıldamadan uzanmaya ve gözlerimle dik dik tavana bakmaya başladım. Bu Savaş’ın evinde ikinci kalışımdı. İlkinde sarhoş olduğumdan dolayı burada kalmıştım. Bu seferkinde ise istediğim için geceyi burada geçirmiştim. Anneme mesajda bir arkadaşımda kalacağımı söyleyip telefonumu tamamen kapatmıştım. Hangi arkadaşımda kalacağımdan ya da bu arkadaşımın evinin nerede olduğundan bahsetmemiştim. Ki zaten bahsetseydim buna hayatta izin vermezdi. Ne de olsa Savaş’ı tanımıyordu bile.

Affet BeniWhere stories live. Discover now